Of, of kömür gibi yanıyorum
Bir günde kaç kez aynı şarkıyı dinleyebilir, hatta eşlik edersiniz? Sizi Fener konusunda kızdıranlara niye iyi davranırsınız? Cevapların hepsi burada
Sizce bir kütüphane yerleştirmek insanın ne kadar zamanını alabilir? Bir saat? İki saat? Beş saat? Salı günü, yani izin günüm. Sabah erkenden kalktım. Alışkanlık işte saat 7 buçuk civarı açıyorum gözlerimi. Ne yapıyor, nasıl hissediyorlar bilmiyorum ama kapalı kapının arkasındaki iki küçük köpek gözlerimi açtığımı anlıyor. Onlar anlayınca "5 dakika daha uyuyayım" şansınız kalmıyor zaten. Bir heyecan bir telaş. "Lütfen dışarı çıkalım, sıkıştım" koşuşturması. Beraberce dışarı çıkıyoruz. Ardından sıra yemeğe geliyor. En kolayı bu zannediyorsunuz değil mi? Nerede... İki küçük kaba eşit miktarda mama koyuyorum. Birbirleriyle şöyle bir dalaşıp mama taslarını kendi aralarında paylaşıyorlar. Buraya kadar güzel. Tam üç dakika sonra köpeklerden şişman olanı mamasını yiyip yutuyor ve kardeşininkine müdahale ediyor. Dolayısıyla onu kucağıma alıyorum. Nasıl homurdanıyor, nasıl söyleniyor beni bırak diye... Bu arada yerdeki sanki dünyanın en güzel yemeğini yermişçesine bir keyif, bir rahatlık... Meze yapıyor meze. Hani utanmasa yanına bir kadeh de rakı isteyecek. "Her gün yediğin mama be oğlum, çabuk bitir de şişmanı yere koyayım" diye söyleniyorum. Her gün aynı hikaye. Değişiklik yok. Bu salı da öyle oldu. Tek farkı işe gitmeyecek olmam. Güzel bir kahveden sonra kütüphanemi yerleştirmeye giriştim. Salonda beni tam açılması gereken tam 15 koli bekliyordu. Bir heves giriştim. Akşam saat yedide kocam eve gelmiş. Miş diyorum pek hatırlamıyorum çünkü. Koliler açılmış, hepsi yerleştirilmiş, ben ise boş gözlerle televizyondaki akvaryuma bakıp müzik dinliyormuşum. "Of of kömür gibi yanıyorum of, of " çalıyormuş. Öncelikle Digitürk ailesini tebrik ediyorum. Radyo kanallarına akvaryum koyma fikri müthiş. Hayatımda ilk kez balıkları seyretmenin bu kadar dinlendirdiğini hissettim. Öyle dinlenmiş, öyle sakin, öyle sessiz gözüküyormuşum ki kocam eve bir akvaryum almayı önerdi. (Kötü bir şey demek istedi değil mi?) PowerTürk'ü ise buradan kınıyorum. "Bütün kızlar toplandık, toplandık, toplandık" şarkısını en az 6 kez dinledim. Boşu boşuna Rafet El Roman'ın son şarkısını bekledim durdum. O gün bugündür hala kendime gelebilmiş değilim. Örneğin sürekli bir yerleri toplama ihtiyacındayım. Büroda herkesin masasına müdahale edesim geliyor. Öyle şoktayım ki Fener- Lyon maçından sonra "Allahaşkına şu ligden çekilin, bütün Avrupa'ya rezil oluyoruz" diye odama gelen Levent Tüzemen'i bile gülen gözlerle karşıladım. Ama bu ziyaretini kara kaplı deftere yazdım; iyileşir iyileşmez, kendisine bir merhaba diyeceğim. Buradan bütün ev taşıyanlara sabır diliyorum. Fiziksel yorgunluk hiçbir şey, siz ruh sağlığınızı koruyun.
|