|
|
|
|
|
Filistin, iki uluslu tek devlet fikrine alışıyor
|
|
Bu görüş, Filistin Siyaset ve Kamuoyu Araştırma Merkezi yöneticisi Shikaki'ye ait. Shikaki, Ebu Mazen'in desteğe ihtiyacı olacağı görüşünde. Ebu Mazen, halkı indinde Arafat değil. Olamaz da....
Filistin yönetimi Ramallah'taki Kültür Sarayı'nda mükemmel bir basın merkezi kurmuş. Bu binanın 8 milyon dolarlık maliyetini Japonlar yüklenmiş. Birleşmiş Milletler Kalkınma Örgütü de inşaatı yapmış. Bu nedenle binanın bulunduğu sokağın adı 'Tokyo Sokağı'. Ses düzeninden sorumlu Muhannad, Filistinli ud üstadı Simon Shahin'in burada verdiği konserden parçalar çalıyor. Gazetecilere ayrılan oda tam teçhizatlı ve Filistinli gençler herkese bilgisayar problemleri çıktığında yardımcı oluyor. Seçim genelde gayet iyi geçiyor. Tıpkı 1976'daki yerel seçimde olduğu gibi bu kez de Arap dünyasındaki en özgür seçim, işgal ve bunun getirdiği zorluklara rağmen, Filistin'de yapılıyor. Sonuçlar aşağı yukarı belli olduğundan her milletten gazetecinin asıl merakı katılım oranı.
İNTİHAR EYLEMLERİNE DESTEK Filistin Siyaset ve Kamuoyu Araştırma Merkezi'nin (www.pcpsr.org) saygın yöneticisi Dr. Halil Shikaki Cumartesi günü konuştuğumuzda seçime katılımın yüzde 60'ın altına düşmesi halinde meşruiyet sıkıntısı yaşanacağını söylemişti. Filistin'e gelen herkesin uğrak yeri olan merkezde Shikaki, Filistin seçimi ve bunun arkasındaki siyasi durumun analizini yapıyor. Filistinliler'in üç ana tercihi var: Hamas, Mervan Barguti'nin temsil ettiği El Fetih içindeki genç kuşak milliyetçiler ve Ebu Mazen'in (Mahmud Abbas) temsil ettiği eski kuşak El Fetih/FKÖ yöneticileri. Bunlardan ilk ikisi seçimde yok. Ancak Barguti eski toprak liderlerden, 1989'dan beri yapılmayan El Fetih kurultayını ağustosta toplama sözü aldı. Cumartesi günü meclis seçiminin tarihi de 17 Temmuz olarak saptandı. Shikaki'ye göre asıl mesele seçmenlerin tercihlerinde ortaya çıkıyor. Filistinliler'in yüzde 80'i müzakerelerin başlamasını, ateşkes ilan edilmesini ve İsrailliler'le nihayet uzlaşmayı istiyor. Ebu Mazen'in bu sonucu elde edebileceğine de inanıyorlar. Ancak şiddetin yanlış seçim olduğunu baştan beri söyleyen Ebu Mazen'e karşın Filistinliler'in büyük çoğunluğu şiddetin yarar getirdiğini, İsrail'in Gazze'den çekilmesinin ancak böyle gerçekleştiğini söylüyor. İntihar saldırılarını onaylayanlar 1996'da yüzde 20 iken, bugün yüzde 60'larda. Hem bu tezat, hem de çok yakın zamana kadar Filistinliler'in Ebu Mazen'e çok az güven duyması kendisinin tam anlamıyla bir geçiş dönemi siyasetçisi olacağını gösteriyor. Cuma gecesi basın toplantısında izlediğim Ebu Mazen, bu sorumluluğun bilincinde, gayet ağırbaşlı ve sorumlu bir görüntü veriyordu.
MUHALEFET PARTİSİ HAMAS Shikaki'ye göre de Ebu Mazen'in oynayacağı rol çok önemli ancak yardıma ihtiyacı olacak. Onun pembe senaryosunda seçimlerden bir ay sonra Filistin-İsrail arasında ateşkes ilan edilir, altı ay içinde güvenlik güçlerinin yeniden yapılanması tamamlanır, İsrailliler anlayışlı davranır, milisler silahsızlandırılır, seçimler yapılır ve meclise de giren Hamas normal bir muhalefet partisi haline gelir. Bu senaryonun gerçekleşme şansını ise yüzde 0'dan fazla, 50'den az görüyor. Gerekçesi de Şaron'un gerçekten hakkaniyetli bir çözüm istediğine inanmaması. Ancak Şimon Peres'in hükümetteki varlığının bir fark yaratabileceği fikrini yabana atmıyor. Geçenlerde bir konferansta karşılaştığımızda Shikaki, Filistinliler'in giderek iki uluslu tek devlet fikrini daha ciddiye almaya başladıklarını söylemişti. Bunu sorduğumda Arafat'ın ölümünden sonra iki devletli bir çözümün yeniden tercih edilir hale geldiğini söyledi. Ancak Filistinliler'in kendilerine çeki düzen verme çabalarına rağmen dünya kamuoyunun da yardımıyla müzakerelere dönülemezse bu talebin yeniden ve daha ciddi şekilde gündeme gelebileceğini söyledi. Ebu Mazen, Filistinliler'e yeni ve daha geniş bir siyaset yapma alanı açmaya çalışıyor. Arafat'ın yöntemlerinden de üslubundan da uzak, ağzından çıkan sözün arkasında duracak birisi. Ama halkı indinde Arafat değil. Olamaz da. Gene de kendisiyle aynı fikirde olmayan Filistinliler dahi çabasını olumlu görüyorlar ve kendilerini daha iyi yönetmeleri gerektiğinin farkındalar. En azından demokratik olgunluklarını göstererek İsrail'in elinden bir mazereti almak istiyorlar. Bu demokratik olgunluğu göstermek sanki tüm toplumun tarihi görevi haline gelmiş.
|
|
|
|
|
|
|
|
|