| |
Eğer...
Filistin halkının bugün Arafat'ın halefini seçmek için sandığa gitmesiyle Ortadoğu'da yeni dönem başlıyor. Ancak tünelin sonunda ışığın görünmesi, İngiliz öykücü ve ozan Rudyar Kipling'in o ünlü şiirindeki gibi o kadar çok "eğer"e bağlı ki... Eğer İsrail seçmenlerin sandığa ulaşmaları için işgal altındaki topraklarda neredeyse her sokağa kurduğu barikatlardan kolay geçiş imkanı sağlarsa, Hamas son günlerde İsrail yerleşim merkezlerine sıkça gönderdiği el yapımı "Kassam" roketlerinden birini ateşlemezse veya İslami Cihat bir intihar komandosu görevlendirmezse, kayıtlı 1 milyon 282 bin 524 seçmenden hiç de- ğilse yüzde 70'i oy kullanırsa ve Mahmut Abbas yine hiç değilse oyların yüzde 65- 70'ini alabilirse, Filistin halkı güçlü bir lidere kavuşacak. Eğer Mahmut Abbas; yönetimi yaygın rüşvet ve yolsuzluktan temizleyebilirse, kangrene dönüşmüş adam kayırmacılığa ve nüfuz ticaretine son verebilirse, otorite yokluğundan Filistin kent ve kasabalarında cirit atan çeteleri ve mafyaları yok edebilirse, sayısını kimsenin bilmediği güvenlik birimlerini bir çatı altında toplayabilirse temiz toplumun altyapısını oluşturabilecek. Eğer Filistin Ulusal Otoritesi Başkanlığı seçimlerinden sonra, öngörüldüğü gibi ağustos ayına kadar yerel seçimler, Yasama Konseyi'ni oluşturacak genel seçimler yapılırsa ve bir de FKÖ'nün gövdesi El Fetih'in yönetimi seçimle yenilenebilirse, Filistin'de demokratik yapının temelleri atılmış olacak.
Bombalı oy pusulası Eğer İsrail Başbakanı Şaron söz verdiği gibi Haziran'dan itibaren Gazze Şeridi'ni boşaltmaya başlarsa, Batı dünyası verdiği sözleri tutarsa, ABD-AB-BM-Rusya dörtlüsü kendi imzalarını taşıyan "Yol Haritası"nı masaya açıp 57 yıllık Filistin-İsrail sorununun çözümü için ciddi olarak bastırırlarsa, Mahmut Abbas'ın "Silahsız da barış sağlanabilir" politikası Filistin halkınca kabul görebilecek. Eğer Şaron-Perez ikilisi Mahmut Abbas'ın kırmızı çizgilerine (1967'deki Altı Gün Savaşı öncesinin sınırları içinde başkenti Doğu Kudüs olan egemen ve bağımsız Filistin devleti kurulması, mültecilerin dönmesi, İsrail cezaevlerindeki 8 bini aşkın siyasal tutuklunun serbest bırakılması, Filistin topraklarındaki İsrail yerleşim birimlerinin sökülmesi) saygı gösterirlerse, Yol Haritası'nda amaçlandığı gibi Filistin bu yıl sonuna kadar bağımsızlığını ilan edebilecek. Ancak bu beş "eğer"den biri bile gerçekleşmezse diğer dördü de anlamını, hatta geçerliliğini yitirecek. Ve işte o zaman, üniforma-kefiye- Smith&Wesson'suz dolaşmayan Arafat'ın tam tersi olan, takım elbisesiz ve kravatsız kimsenin önüne çıkmayan, hayatında bir kez bile eline silah almayan Mahmut Abbas yine sessiz sedasız köşesine çekilecek. (Yine diyoruz; çünkü 13 Eylül 1993'te Beyaz Saray'da Oslo Antlaşmaları'na Filistin adına o imza koymuş, ancak Arafat, Perez ve Rabin arasında paylaştırılan Nobel Barış Ödülü'nde unutulmuş, o da küsüp görevi bırakmıştı.) Ve o zaman Ortadoğu gözyaşı ve kanla sulanmaya, tüm dünyaya terör ihraç etmeye, en azından terörün meşru gerekçesi olmaya devam edecek. Kısacası 1 milyonu aşkın Filistinli bugün sandıklara oy pusulası değil, saatli bomba atacak. Sonra o bombalar ya imha ekiplerince zararsız duruma getirilecek ya da...
|