Etik düşürme
Bir eylem, bir davranış biçimi, "varolan kanunlar" dairesinde suç olmayabilir. Zaten kanunlar; geçerli, hakim ahlak normlarının da ilerisinde olabildiği gibi, "etik değerler"i karşılamakta da yetersiz kalabilir. Bunlar ayrı ayrı, bazen buluşan, bazen çatışan standartlar. Laf geliyor, eski Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri emekli Orgeneral Tuncer Kılınç'ın savunmasına dayanıyor.
Bir müteahhit var. Silahlı Kuvvetler için iş yapmış. Yolsuzluk suçlamasıyla yargılanıyor. Belki suçsuz çıkar, belki çıkmaz. Bu müteahhit, emekli Orgeneral'e, henüz emekli değilken, "ev alabilmesi için" 150 bin dolar "borç" vermiş. İki yıldan fazla süre geçmiş, borç ödenmemiş. Veren de, alan da acele etmemiş; belki birincinin hiç ihtiyacı, ikincinin de imkanı yoktu. Belki. Kendi anlatımına göre, emekli Orgeneral Kılınç, borcu aldığı sırada "müteahhitlerle irtibatlı bir makam"da değilmiş. Ancak, kendisi de söylüyor ki, daha önce, Milli Savunma Müsteşarı iken, o müteahhide ait işlere imza attığı olmuş. Tanışıklık, o zaman oluşmuş. Zaten kendisi "Onun gibi onlarca müteahhit, işadamı tanır"mış. Daire de zaten, bir başka inşaat şirketinden, cari fiyatı olan 230-240 bin dolardan değil, 175 bin dolardan alınmış. Yüzde 25-30'a yaklaşan, 55-65 bin dolar kadar olan indirim, muhtemelen araya girenlerin etkisiyle yapılmış. Mesela, aynı siteden kızına daire alan "borç verici" müteahhide indirim yapılmamış, hatta belki "kaldırım" olmuş ki, onlar 300 bin doların da üstünde ödemişler. Zaten, emekli Orgeneral o borcu da kendisi istememiş; müteahhit "ona yaklaşımı sonunda kendi talebiyle borç ver..."miş.
Ben buradan, bir yanıyla yargı konusu, bir yanıyla zaman aşımı bir olayda, "şu suçtur, bu değildir" demem. Ama şunun üstüne bir şeyler söyleyebilirim: Emekli Orgeneral Kılınç diyor ki... "Borç almamın etik olmadığı, nüfuzumu kullandığım iddialarına katılmam ve saçma bulurum." Kusura bakmasın, kimse de bu "münferit olay"dan dolayı "Silahlı Kuvvetler'i karalama çabası" sanmasın ama... Ortada "suç" olmasa ve kalmasa bile... "Saçma bulurum" savunması tam saçma, durum hakikaten "etik"e aykırı, pozisyon ise basbayağı "nüfuz"dur. "Nüfuz": Herhalde müteahhit kendisine "Paşam" demektedir; aslında kaldırılmış bir unvan olan "paşalık", bazen sevgi ve saygı nişanesi olsa da, nüfuzun ve hiyerarşinin ifadesidir. "Paşam, ben 150 bin dolar borç vereyim" diye ısrar eden müteahhit, mutlaka sevgi ve saygı da doludur ama, "Paşa" kendisini tanıdığı sırada, ihalelere imza yetkisi olan, borç aldığı esnada da orduda ve devlette "nüfuz"u olan bir kamu görevlisidir. "Etik": Burası Türkiye, hep olur böyle... dense de, en azından kağıt üstünde, rütbeli rütbesiz kamusal makam sahipleri, tanıdıklarıyla iş yapmaz, onların işleriyle ilgili karar vermez, iş yaptıklarıyla borç alacak ve uzun süre ödemeyebilecek kadar samimi olmaz, iş ile çıkarlar ve yararlar, kamusal görev ve sorumluluklarla özel hayatın ihtiyaçları birbirine karıştırılmaz Silah kullananlar bilir ki, "tetik düşürme" denir... Emekli Orgeneral Kılınç'ın müsaadesiyle, kendisinin saçma bulduğu ameliyeye ben de... "Etik düşürme" diyeyim. Hem de yerlere yerlere!
|