| |
Kapalı rejim döküntüleri...
Dünkü gazeteler Türkiye'deki "eski rejimin" siyah-beyaz bir fotoğrafı gibiydi. Hangisini hangisinin önüne koyacağını bilemeyeceğin yolsuzluk iddiaları.. Cumhuriyet'i kuran parti, eski cumhurbaşkanının yeğeni, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri, Yargıtay Başkanı güzergahını izleyen bir tefrika. İddialar genellikle "rüşvet" kavramı etrafında şekilleniyor. Örneğin, Cumhuriyet'i kuran parti olarak övünen "Kemalist" Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı, genellikle partilerin görece daha saygın isimlerinden oluşturulan kendi partisinin "disiplin kurulunun" rüşvet aldığını da iddia ediyor. Rüşvet almakla suçlanan üye ise esas rüşvetçinin Genel Başkan olduğu kanaatinde.. Birbirlerine yönelik iddiaları kasetlerle ispatlama savaşı içindeler..
Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in yeğenleri neredeyse tüm yaşamımızı kapsadı. Gençliğimde Yahya Demirel ünlüydü, şimdilerde ise Murat Demirel.. Batık Egebank'ın sahibi Murat Demirel yılbaşı gecesi, "yurtdışına çıkma yasağına" rağmen bir balıkçı teknesiyle Bulgaristan'a kaçtı. Yakalanınca oradaki polise "rüşvet" teklif etti. Bulgaristan'daki mahkemenin kapısında elleri kelepçeli, yüzünü kaşkoluyla saklayan Murat Demirel'i görünce aklıma Süleyman Demirel'in cumhurbaşkanı iken Murat Demirel'in kayrılması için Azerbaycan Cumhurbaşkanı'na gönderdiği mektup geldi. Devlet yönetiminde evveliyetle akrabaları akçeli işlerden uzak tutmak gerekirken, onları özendirmek bizde eski bir Osmanlı geleneği mi? Gene dünkü gazetelerin bomba haberlerinden biri, habercilik açısından ilk sıraya oturan ama artan rüşvet ve yolsuzluk haberlerini "protokol sırasına" koyunca üçüncülüğe gerileyen Kılınç Paşa olayı.. Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndaki yolsuzluk iddiasıyla tutuklu yargılanan müteahhit Ali Osman Özmen'in, eski Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç'a 150 bin dolar borç verdiğini, Orgeneral Kılınç'ın da "aldığı borcu henüz kapatamadığını" açıklaması.. İşin garibi, 132 trilyonluk yolsuzluk davasında savcılık emekli Orgeneral Tuncer Kılınç'ı yolsuzlukla suçlamış ama zaman aşımı nedeniyle kendisine dava açılamamıştı. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri olan bir orgeneral neden "ihale verdiği" bir müteahhitle böyle bir ilişkiye girer? Sabah akşam "güvenlik" nutukları atıp, her daim ülkenin "dış tehlikelere açık olduğunu" hatırlatan bir zihniyet, kendi ilişkilerinde neden böylesine savruktur belli değil. Ülkenin güvenliği konusunda saplantılı konuşmalar yapıp, kendi özel ilişkilerinde askeriyenin müteahhitleriyle sarmaş dolaş olmak gizli bir tutarlılık mı, yaman bir çelişki mi?
Doğrusu, müthiş bir pişkinlikle medyayı suçlayan eski Yargıtay Başkanı'nın maceraları polis dinlemeleri yayınlandıkça uzayan bir tefrika halinde.. Üstelik polisin dinlediği telefonlardaki konuşmalar başka, eski Yargıtay Başkanı'nın aynı konularla ilgili olarak televizyon kameralarına söyledikleri başka.. AB istikametinde hızla değişen "eski rejimin" yaşamsal metabolizmasını ortaya çıkaran bir fotoğraftı dünkü gazetelerdeki rüşvet iddialarıyla ilgili haberler.. Bu iddialarda adı geçenlerin Türkiye'de bulundukları noktaları ve Türkiye'ye söylediklerini yeniden bir hatırlayın.. Her şey daha da netleşir. Açık rejim iyidir. "Eski rejimin döküntüleri" sergileniverir. Halkını ve devletini soymaya ayarlanmış iç sömürgeci bir zihniyetten, paranın piyasadan kazanılacağı üretime dayalı sağlıklı bir aşamaya geçiyoruz. Döküntüleri böyle değerlendirin.
|