| |
|
|
Polisi suçla kurtul.. Oh ne alâ ne alâ!..
Art arda gelen asayiş olayları bazı çevrelerde iştah kabarıklığı yarattı. Önce yılbaşında, İstiklal Caddesi'ndeki "Fordçuluk" rezaleti, ardından hâlâ ilerleme sağlanamayan Sarıyer Katliamı ve son olarak da Okmeydanı SSK Hastanesi hemşiresinin başına gelen feci olay.. Ardından kızılca kıyamet koptu tabii; "Nerede bu devlet, nerede bu polis?.." Ben de aksini sormak istiyorum izninizle. "Bütün bunlar olup biterken nerede bu millet?.."
"Polis uyuyor mu?" Trenden herkesin gözü önünde aşağı adam atılır kimsede çıt yok, tık yok. Sokak ortasında elli türlü rezillik olur biter, bir kişi kılını kıpırdatmaz. Maçta binlerce kişinin önünde bir genç bir genci bıçaklar istif bozan olmaz. Sonra rahat rahat gerinip sorgu sual başlar; "Polis uyuyor mu?.."
Daha çok ağlarız Metropol olmanın nimeti kadar külfeti var oysa ki. Elini taş altına koymadan. Yurttaş bilinci, duyarlılığı içinde hareket etmeden, bana dokunmayan yılan bin yaşasın, benden atlasın da nerede patlarsa patlasın diyerek yaşayamayız, metropolde. Yaşasak da böyle güvensiz tekinsiz ortamlara müstehak yaşarız ey ihvanlar. Her vukuatın faturasını güvenlik güçlerine kesmeye kalkarsak hem yanılır hem yanlış yaparız. Polisi, jandarmayı desteksiz, moralsiz bırakırsak sonra daha çoook ağlarız .
Bedeli ağır yaşam Bu arada öne çıkarılan son bir haftalık haberler arasında atlanan, ıskalanan bir haberi hatırlatmak isterim. Olay çıkaran bir tinerciye engel olmak isteyen, ancak satırlı saldırıya uğrayan bir başkomiserimiz şu anda hastanede ölümle pençeleşiyor. Aynı olayda yaralanan bir polis memuru da yaşadığına şükrediyor. İt kopuk uğursuz çakal çukal taifesi vurduğu zaman bu hemşire, bu öğrenci, bu sivil, bu memur, bu ev kadını, bu polis komiseri diye ayırmıyor. İnsan gibi yaşamanın bedeli ağır ödenmezse hesaplar kapanamıyor.
|