Organik ürünlerin ilaç kalıntılarına bulaşmasını önlemek için, hallere giriş zorunluluğu kaldırıldı. Bu uygulama haldeki ürünlerin sağlıklı olmadığını da ortaya koymuş oldu.
Aralık ayının başında Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Organik Tarım Kanunu, organik ürünlerin satış ve pazarlamasını, 24.6.1995 tarihli ve 552 sayılı Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerinden bağımsız kıldı. Yani, organik ürünlerin illerdeki sebze-meyve toptancı hallerine girerek dağıtılmasını zorunlu olmaktan çıkardı.
PEKİ YA DİĞERLERİ? Bakanlık bu düzenlemeyle, toplumun yüzde 99'unun tükettiği ve organik olmayan sebze meyvenin de hijyenik olmayan koşullarda dağıtıma sunulduğunu ilan etmiş oldu. Zira, The Soel Survey verilerine göre 2003 yılında dünya çapında organik tarım yapılan arazi büyüklüğü 23 milyon hektara ulaşırken, Türkiye'de sadece 103 bin hektar düzeyinde kaldı. Organik tarım ticaretinin parasal boyutu dünyada 26 milyar dolarken, Türkiye'de henüz 2-3 milyon dolar düzeyinde. Bu tutar, toplam pazarın onbinde birini ifade ediyor. Tarım Bakanlığı'nın, hiçbir kimyasal girdi kullanılmadan üretilen ve tüketime kadar her aşamasının denetimli olmasını şart koştuğu organik ürünler hale sokulmuyor. Çünkü hallerin hijyen koşulları o kadar endişe verici ki, bazı ulusal market zincirleri, üretim bölgelerinden aldıkları sebze-meyveyi, haldeki ortama girip kirlenmesin diye kendi depolarında saklıyor. Hallerdeki ürünlerin tarım ilacı kalıntıları kadar, yoğun kamyon girişi nedeniyle ortamda biriken egsoz gazlarının etkisiyle de üzerlerinde kurşun birikmesi endişe yaratıyor. Bu nedenle gıda güvenliği uzmanları, pazardan ya da manavdan alınan ürünlerin tüketilmeden önce uzun süre suyun içinde bekletilerek temizlenmesinin tarım ilacı kalıntıları, nakliye sırasındaki bulaşanlar ve egsoz gazı kalıntılarını azaltmak açısından zorunluluk olduğunu belirtiyor.