| |
|
|
Bir başkadır benim memleketim...
İnternetteki ucankus.com sitesinde, bir kadın sanatçının demeci vardı. Biri 21 diğeri 32 yaşında iki kızı olduğu belirtilen bu hanım, âşık olacağı erkeğin mutlaka bir enstrüman çalabilmesi gerektiğini belirtmiş ve şimdiye kadar hayatına giren erkeklerden bir orkestra kurabileceğini söylemiş.. Bu haberi yapan magazin habercisi "Şimdiye kadar yaptığınız evlilikler neden yürümedi" diye sormuş. Sanatçı da "Evliliklerimin başarısız olmasının nedeni, karşıma kendim kadar beni eğlendiren birinin çıkmamasıdır. Cem Yılmaz'a duyurulur " diye şakayla karışık bir cevap vermiş. Bu haber belki doğru, belki bir asparagas, bilmiyorum. Ama Türk toplumunun şu andaki durumundan bir kesiti yansıttığı kesin. Bunun bir başka yansımasını da, "Gelinim Olur musun" programının toplumun bütün kesimlerinde çok geniş biçimde yankılanmasında görmedik mi? O program neden böylesine ilgi gördü ve tutuldu? Çünkü programdaki katılımcıların davranışları, canlı yayınlarda interaktif biçimde tartışılıyordu. Her sabah Kuşum Aydın, bir stüdyo dolusu her kesimden, farklı duruşlardan kadınları, ellerine mikrofon verip tartıştırıyordu. Bu programlarda başları örtülü, yaşlarını başlarını almış ve muhafazakâr görünümlü hanımlar, daldan dala atladıkları iddia edilip, kaynana adayları tarafından suçlanan genç kızları canla başla savunuyorlardı. "Sanki biz de gençken farklı mıydık" diyenlere sık sık rastlanıyordu. Bu tablo, "Yeni Türkiye"nin, sosyokültürel yapısını yansıttığı ve müthiş bir çeşitliliğin varlığını kanıtladığı için de, program ilgi çekti. Yazının başında sözünü ettiğimiz hanım sanatçı da, aynı toplumun bir gerçeğidir. Kentlilik, globalleşme, televizyon, tüketim, Türkiye'nin muhafazakâr olduğu varsayılan genel düşünce biçimini de etkilemiştir. 1975'te İsmail Cem TRT Genel Müdürü'yken, "Love Story " adlı dizi filmi televizyonda oynattığı için, Türkiye'de ahlak anlayışını sarstığı gerekçesiyle, Milliyetçi Cephe Koalisyonu tarafından görevden alınmıştı. Bugün ise "Sex and the City" veya "Friends" benzeri, cinselliği en açık biçimde işleyen diziler bile, toplumda ve siyasette tepki yaratmıyor. Kitle gazetelerinde kendi cinsel yaşamlarına ait özellikleri okurlarıyla paylaşan meslektaşlarımız, doğal karşılanıyor. Karizmatik erkek sanatçıların konserlerinde, mini eteklilerle türbanlılar bir arada sahneye fırlayıp, karşılıklı oynuyorlar. Ve bu ülkede Siyasal İslam kökenli bir iktidar, Türkiye'yi Avrupa'nın "Liberal Demokrat Dünya"sına taşımak için mücadele veriyor. Bu "Yeni Türkiye"dir. 68'liler, hayatlarını sağ-sol kavgaları ile geçirdiler. Merkezde insan değil ideolojiler ile kalabalıklar vardı. Bugün ise, ideolojiler, insanların altında. Sağcı veya solcu olmanın bir anlam taşımadığı, muhafazakârlığın, mukaddesatçılıktan soyutlandığı, katılım sağlandığı zaman toplumun her konuya ilgi duyduğu ve farklılıkları hoşgörü ile karşıladığı bir yapı var şimdi. Bu yapı ile, AB'ye toplumsal uyum çok kolay olacaktır.
|