| |
Ortadoğu'ya dönüş...
Anlaşılan 2005'te dış politikanın iki ana ekseni AB ile müzakereler çerçevesinde, Kıbrıs'ta çözüm arayışları ve Ortadoğu'ya açılım olacak. Başbakan Erdoğan iki günlük Suriye gezisiyle bu süreci başlattı. Ardından bir-iki kez ertelenen -tarihi henüz belirsiz- İran var. Ancak Batı ve Ortadoğu başkentlerinde asıl, olası İsrail ziyareti merakla bekleniyor. Gerçekten tarihi bir önem taşıyacak bu adımın altyapısı Dışişleri Bakanı Gül'ün eli kulağındaki gezisinde hazırlanacak. Her ne kadar Gül, "Barış sürecine ve Filistin'deki seçimlere desteğimizi göstermek için yakında bölgeye gitmeyi düşünüyorum" demekle yetinip herhangi bir tarih vermese de, diplomatik çevrelerde ziyaretin 28-29 Aralık veya 34 Ocak'ta gerçekleşebileceği konuşuluyor.
Barış rüzgârları Ortadoğu'ya dönüşün tam zamanı; çünkü yarım yüzyıldır kan ve gözyaşı denizinde çırpınan bölge köklü değişimlerin eşiğinde, barışa giden yolun başında bulunuyor. Bu yolun kilometre taşlarını şöyle sıralayabiliriz: * Üç gün sonra İsrail'de İşçi Partisi'nin de katılacağı ulusal birlik hükümeti kurulacak. Bu hükümetin ilk görevi Başbakan Ariel Şaron'un Gazze şeridinden çekilme kararını hayata geçirmek olacak. * 9 Ocak'ta Filistin'de Arafat'ın halefini belirlemek için sandığa gidilecek. İsrail'le masaya oturma yanlısı ılımlı Mahmut Abbas, Mervan Barguti'nin adaylıktan çekilmesinden sonra seçimi kazanmayı garantiledi. * Mart ayında Filistinli direniş grupları Kahire'de biraraya gelerek, ateşkes, yani 2000 Eylül'ünde başlatılan İntifada'ya (Bugüne kadar 3.592'si Filistinli 4.560 kişinin ölümüne yolaçtı) son verilmesini görüşecek. Bir anlaşmaya varılmasına, silahların susmasına kesin gözüyle bakılıyor. * Daha sonra sırada İngiltere Başbakanı Tony Blair'in dün İsrail ve Filistin gezisinde açıkladığı Londra konferansı var. Gündemi: Filistin yönetiminin reform ve demokratikleşme çabalarına yardım. Konferansta ağırlık Filistin'in iç sorunları olacağı için İsrail katılmayacak ama destekleyecek. * Ve sıra en önemli buluşmaya gelecek. İsrail, Filistin, Mısır, ABD, AB ve Rusya yaz aylarında Washington'da soruna köklü çözüm için "Eylem planı"nı görüşecekler. Bu zirvede bağımsız Filistin devleti kurulmasını ve Arap ülkelerinin de İsrail'i tanımalarını öngören "Yol haritası "na dönülmesi bekleniyor.
Türkiye'nin katkıları Barış umutları ilk meyvelerini vermeye başladı bile. Yıllarca Filistinliler'e "Yahudiler'i denize dökün" çağrısı yapan Kaddafi, İsrail parlamentosu Knesset'in Libya doğumlu başkan yardımcısını Trablus'a davet etti. Çağrıya henüz cevap verilmedi ama Libyalı Museviler'den oluşan bir heyetin gezisi kesinleşti. Mısır ile İsrail arasında "Nitelikli sanayi bölgeleri" anlaşması imzalandı. Kahire, İskenderiye ve Port Said'de kurulacak bu bölgelerdeki tekstil üretimi ABD'ye kotasız ve gümrüksüz ihraç edilecek. Tek koşul: Üretimin yüzde 35'inin Mısır ve İsrail firmalarınca ortaklaşa gerçekleştirilmesi ve hammaddenin yüzde 11.25'inin İsrail'den sağlanması. Bu anlaşma sayesinde Mısır'ın ABD'ye tekstil ihracatı 470 milyon dolardan 1 milyar dolara çıkacak. Şaron da memnun; çünkü Mısır'ın bu bölgelerden her 1 milyon dolarlık ihracatının 170 bin doları İsrail firmalarının kasasına girecek. Erdoğan'ın Şam gezisi öncesi Lübnan gazetesi "El Mustakbel"e "Lübnan ve Suriye ile İsrail arasında diyalog kurulması için yardıma hazırız" açıklaması iyi bir haber. Çünkü bir bölge gücü olarak Türkiye'nin Ortadoğu barışına katkısı şart...
|