İyi.. Kötü.. Ve Çirkin..
Benim çocukluğumun en müthiş filmiydi.. "İyi.. Kötü.. Ve Çirkin.." Filme ilk gittiğimde 910 yaşlarındaydım.. Sonra bir daha bir daha bir daha gittim.. O çocukluk günlerimde 3 saatlik filmi 5 kez üst üste izledim.. İzlediğim ilk Western'lerden biriydi.. Clint Eastwood İyi'yi, Lee Van Cleef Kötü'yü oynuyordu.. Filmin müziği muhteşemdi .. Filmle birlikte tüm dünyada hit oldu.. O müziğin zaman zaman yükselip zaman zaman alçaldığı bir final sahnesi vardı.. Western filmlerinde, iki kişinin karşı karşıya gelip silahlarını ateşlemek için bekledikleri düellolara alışmıştık.. Oysa bu filmde, İyi, Kötü ve Çirkin 3'lü bir şekilde karşı karşıya geliyorlardı.. Kimin önce kimi vurmaya çalışacağının bilinmediği, bir yerde altınların, bir yerde silahların konuştuğu müthiş mezarlık sahnesi... Filmin muhteşem finali dakikalarca sürüyordu.. Ama ben o final hiç bitmesin, daha da uzun sürsün istiyordum.. İyi olan Clint Eastwood çakır gözlü, kartal bakışlı keskin bir nişancıydı.. Film boyunca yanından eksik olmayan Çirkin, bir Kötü'ye, bir İyi'ye yanaşan kaypak bir karakterin adıydı.. İyi'yi, Kötü karşısında bulduğu her fırsatta satmaya kalkmıştı .. Çünkü altınlara tek başına sahip olmak istiyordu.. İyi'nin hayatı, Kötü'ye karşı mücadele ederken, Çirkin'in kaypaklıklarına, adam satmalarına uyanık olmakla geçiyordu.. Bir iki kez Kötü'nün eline beraberce düştüler.. Kötü tarafından öldürülmelerine ramak kaldı.. Ama kurtuldular.. Kötü pisliğin tekiydi.. Amerika'da Kuzey-Güney savaşının yaşandığı günlerdi.. Aslında katillikten başka hiçbir işi yoktu.. Kuzey-Güney savaşı da umurunun teki değildi.. Ama Kuzey'lilerin yanına geçip, orada alt düzey bir komutan olmuş, onların üniformasıyla katilliklerine, pisliklerine ve ganimet peşinde koşmalarına devam ediyordu.. İyi'yi iyi yapan neydi biliyor musunuz?.. Aslında hiç kimsenin baş edemeyeceği, çok keskin bir nişancıydı.. Ama kimseye saldırıp öldürmeye çalışmıyordu.. Bir düelloda kaybetmesi imkansızdı.. Ancak hiç beklemediği bir anda arkadan vurulursa öldürülebilirdi.. O da pek olmazdı ya.. Ya kendi keskin gözleri ya da Allah onu hep kurtarırdı.. Kötü'yü kötü yapan neydi biliyor musunuz?.. O hep saldırıp İyi'yi öldürmek istiyordu.. Sadece İyi'yi değil.. Kendinden başka çıkarına uymayan herkesi.. İşkence yapıyordu, saldırıyordu ve kanla besleniyordu.. Hayatında kan olmadan yaşaması imkânsızdı.. Çirkin, kendi küçük çıkarını düşünen, hangisi kazanırsa ona yanaşacak, bir taraftan da ikisi birbirini öldürse de "ben tek başıma bütün altınların sahibi olsam" diyen kaypak biriydi.. Öldürmeyi çok düşünmediği için ölmedi.. Kaypak ve adam satmaya hazır biri olduğu için, İyi onu darağacına astı.. Ellerini bağladı.. Ama ipi çekmedi.. Mezarlığın ortasında kurda kuşa yem olmayı beklerken yaptığı onca kaypaklığa rağmen halen İyi'den medet umuyordu.. İyi atına bindi, uzaklaştı, uzaklaştı, iyice uzaklaştı.. Bir nokta gibi kalmıştı Çirkin darağacında.. Bitmiş ve tükenmişti.. Yaptıklarının dersini almıştı.. Çok uzaktan nişan aldı ve silahını ateşledi İyi.. Mermi, Çirkin'in boynunun bağlı olduğu ipi kesti.. Her şeyi alıp gitmek varken, altınların yarısını ona bırakmıştı İyi.. Kötü'ye ne mi yaptı?.. Kötü'yü öldürdü..
|