| |
|
|
Bizi kendimize getirdin dostum!..
Sevgili dostum... Öncelikle senden özür dileyerek başlamak istiyorum. Hiç tanımadığın birisi senden neden özür dilesin?.. 53 doğumlu olduğum için 'dostum' deme cesaretini buldum kendimde, yaşıt sayılırız ve sana, emeğine saygı duyan bir insanım . Şu anda pazar sabahı saat 03.00 gibi... Ne zamandır; senin programında insanları perişan eden, gerçeklerden uzaklaştıran, düşüncelerimi açıklayacak sözcükler aklıma gelmiyor...
Hayal kırıklığı yaşadım Saçmalıklar dizisinin bittiğine şükrederken, senin bu konuyu işleyecek olmanı duymak inan beni şok etti. Bu kadar da olmaz! 'O bile bu yola gittiyse iş bitmiş' diye düşündüm ve inan seni eleştirmek için uzun uzun notlar aldım. Ama öyle bir final yaptın ki... İşte o an senin hakkında düşündüklerimden utanç duyup hemen senden özür dilemek gereği duydum.
Bir kese altın için!.. Allah aşkına, sana soruyorum, gerçi sormaya hakkım yok ama... 16 yaşında çocuklar 35 misket için arkadaşlarını bıçaklayıp öldürürken, 1617 yaşında gençler maçta diğerini öldürürken, freni patlayan kamyonlar katliam yaparken, özellikle üniversite sınavlarına hazırlanan on binlerce gencin en yoğun hazırlıklarını yaptıkları bugünlerde, nüfusunun 1/3'ünün YTL'yi nasıl hesap edeceğini bilmediği bir ülkede, hele ki yaşanan son AB gelişmelerinin gündem teşkil edeceği bir dönemde bir kese altın için yaratılan gündemi ve yaşananları anlamak olası değil. İnan utanç duyuyorum...
Helal olsun sana Kapanıştaki sözlerinle attığın dayağa helal olsun. Şiddetin her türlüsüne karşıyım ama yediğim dayak için sağolasın, az bile vurdun. Sevgili dostum, belki senin gibi bazı emekçiler 'reyting' yapamıyorsunuz ama sizlerin yaptıklarınızın anlamı ve değeri çok daha fazla. Ve bundan sonra daha da artacak. İnan ki sizlere inananlar bugün az sayıda olsa bile bir gün yeteri sayıya ulaşacak ya da çocuklarımızın yüzüne bakacak halimiz kalmayacak.
Çocuklar bizi bağışlayın Artık bu toplumun böylesine zırvalarla uğraşma şansı kalmadı... Ya şapkalar öne konulup gerçekten çocuklarımızın geleceği için uğraş vereceğiz veya AB üyesi olsak bile ezilip gideceğiz. Böylesine saçmalıklarla günlerini geçiren bir toplum olarak AB'nin bizleri istediği kalıba sokmasına da itiraz etme şansımız olamayacak. Bugün Semra Hanım, yarın Sophie Hanım öbür gün Margareth Hanım ve de pembe dizilerle biz hep layık olduğumuz seviyede el kapısında dilenmekten öte bir şey yapmayacağız. Çocuklarımız bizi bağışlasınlar diyemeyeceğim, bilmeden yapılanlar bağışlanır, bile bile yapılanların cezasını Ata gibi tüm Türk çocukları 50 sene sonra da yaşayacaklardır. Biz geldik gidiyoruz, arkamızda bırakacaklarımız Semra Hanımlar, çiftlikler ve Afrodit'in sağma teknikleri vs. vs. olarak, örnek olarak... 50 sene sonra tekrar gösterilecek. Tanrı hepimizi affetsin. Sakallı yanaklarından öperim. Sakallı bir dostun. Ekmel BİRCAN
|