| |
|
|
Erdil, Juppe ve vekillerimiz
Cumhuriyet tarihinde dün ikinci kez bir kuvvet komutanı mahkemeye çıktı. Üstelik eşi ve kızıyla birlikte. Aile boyu yargılanmak üzere. Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral İlhami Erdil'den önce 1970'lerde emekli Hava Kuvvetleri Komutanı Emin Alpkaya, uçak ihalelerinde "Lockheed"den rüşvet aldığı iddiasıyla "sanık" iskemlesine oturtulmuştu. Aklanarak adını temize çıkardı. Erdil'in de bu mutlu sonla karşılaşmasını yürekten diliyoruz. Ancak daha ilk duruşmada gizlilik talebinde bulunmasını, kendisi açısından en hafif ifadeyle talihsizlik olarak görüyoruz. Çünkü, bu talebin reddini isteyen Askeri Başsavcı Saim Öztürk'ün söylediği gibi, "Artık herşeyin şeffaf cereyan etmesinde kamu yararı var." Erdil'in yargı önüne çıktığı gün Genelkurmay askeri ihalelerde yolsuzluk ve rüşvet iddiasıyla 2'si orgeneral 39 sanıklı bir dava açtı. Aynı gün Diyarbakır Emniyet Müdürü Orhan Okur hakkında bir şehit polis için toplanan bağışın bir bölümüyle makam odasını döşettirdiği iddiasıyla soruşturma açıldı. Yine aynı gün eski Enerji bakanları Cumhur Ersümer ile Zeki Çakan, üçüncü kez Yüce Divan önüne çıktı. Hesap sorma, hesap verme, saydamlık adına güzel gelişmeler. Ancak bu ilkelerin milletvekilleri ve bakanları da kapsaması zamanı geldi. Dokunulmazlık zırhını çıkarmış ya da halk kararıyla yitirmiş siyasileri yargılamak kolay. Önemli olan, yasama görevi sürerken bu zırhın incelmesini göze almak. Önümüzde taze örnek var: Fransa'da iktidar partisi Halkçı Hareket Birliği'nin (UMP) lideri ve milletvekili (ayrıca Bordeaux Belediye Başkanı) Alain Juppe, dokunulmazlığa sığınmayıp "hayali personel çalıştırmak" iddiasıyla yargılandı. Tecilli hapis ve siyaset yasağı cezasına çarptırıldı. Tüm görevlerini bıraktı.. Baykal'ın söylediği gibi, "Milletvekili dokunulmazlığını sınırlandırmak için illa AB'nin 'Niçin yargı önüne çıkmaktan korkuyorsunuz' demesi mi gerekiyor?"
|