| |
|
|
Toplumsal barış için
Vali beyin otomobiline bindik, Zonguldak'ın bazı yerlerini dolaştık. Belediye başkanının otomobiline bindik, bazı mahalleleri gezdik. TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Köksal Toptan'ın otomobiline bindik, sokak aralarına girdik. Orman Bölge Müdürü'yle de konuştuk. İlçe Belediye Başkanı'yla da. Ev sahibiyle de konuştuk. Kiracıyla da. Yerel gazeteciyle de konuştuk, muhtarla da. İşte "çektiğimiz resim."
Zonguldak'taki evlerin "üçte biri tapulu." Üçte biri, kamuoyunun "2B" dediği alan üzerine kurulu. "Ormana ait" görünüyor. Ama "artık şehir içi... Ormanla uzaktan yakından ilgisi kalmamış." Bu alana "okul" yapılmış, "karakol" yapılmış. Tabii "hiçbirinin tapusu yok." Zonguldak'ın geri kalan üçte birine gelince... Burası da "havza-i fehmiye." Yani "kömür havzası." "Türkiye Taşkömür Kurumu"nun (TTK) mülkiyetinde. Ama üzerinde "mahalleler" var, "devlete ait yapılar" var. Tabii onlar da "tapusuz."
Dünyada "böyle bir kent daha" var mı acaba? Öyle bir kent ki "üçte ikisi tapusuz." Zonguldaklı, bankadan kredi alacak. "Teminat olarak da" evini gösterecek. Banka kabul etmiyor: - Evin tapusu yok ki.
Ey devlet!.. Yık bu tapusuz evleri. Bu mümkün değil. Zira içindekiler yıllardır oturuyor. Daha önce babaları oturmuş, dedeleri oturmuş. Öyleyse ey devlet!.. Arsa bedeli neyse, parasını al, ver içinde oturanların tapusunu. Bu da mümkün değil. Zira yasa engel.
Çocuk, eve giren hırsızı yakalayıp, babasına seslenmiş: - Baba, hırsızı yakaladım. - Buraya getir oğlum. - Baba, hırsız gelmiyor. - Öyleyse bırak gitsin. - Baba, hırsız gitmiyor. "Zonguldak'ın hali" aynen bu fıkradaki gibi.
Kozlu ilçesine gittik. Polisevi, Jandarma Karakolu, İlköğretim Okulu, TTK tesisleri "vasıf tayini yapılmamış yani ormana mı, hazineye mi ait olduğu bilinmeyen" arazi üzerine kurulmuş. Tapusuz. Kozlu'da "10 binden fazla insanın oturduğu ev" aynı şekilde tapusuz.
Zonguldak'ın İnağzı mahallesine gittik. Evler tapusuz. Okul, orman deposu, cami, kamu binaları "tapusuz." Belediye, 40 yıl önce "prefabrik konut" yapıp, dağıtmış. "Tapusuz." Tepebaşı mahallesinin yarısı tapusuz. Bağlık mahallesinin büyük kısmı tapusuz.
Bir devlet ki... "Envanterini" tam çıkarmamış. "Neresi, kime ait" belli değil. Malını satamıyor, kamu arsasının üzerine ev yapanı çıkaramıyor. Tapusuz evlere elektrik, su bağlayan, yol yapan, hizmet götüren ise yine aynı devlet.
Yetkilisi, yetkisizi, memuru, işçisi, emeklisi, dulu, yetimi, CHP'lisi, AKP'lisi, DYP'lisi, MHP'lisi, esnaftüccaraynşeyi söylüyor: - Ne olur yaz Allah, lillah aşk yaz
Bu konu "siyasi" değil. "Particilik işi" hiç değil. "Ormanın, devlet malının peşkeş çekilmesi" de değil. "Önyargıyla, ideolojiyle yaklaşılacak" bir konu değil. Gördüğümüz, araştırdığımız, dinlediğimiz kadarıyla bu sorun bir "sosyal proje... Toplumsal barış projesi... Yıllardır içinde oturanın, parası neyse ödeyip, evinin tapusunu alması projesi." Bu konuda fikir yürütenlerin veya yürütecek olanların, zahmet edip, Zonguldak'ı bir dolaşmalarını, devletin "en yetkili temsilcileriyle" konuşmalarını, maden işçisini dinlemelerinde yarar var.
|