| |
|
|
Milli Eğitim'in canlı tarihi
Köksal Toptan kürsüye çıktı ve "hocam" diye söze başladı: Sizden disiplini öğrendik, çalışmayı öğrendik, dostluğu, vefayı, arkadaşlığı, sevgiyi, saygıyı öğrendik. Salon "hocanın öğrencileriyle" doluydu. Toptan devam etti: - Hocam, deyim yerindeyse sizden adam olmayı öğrendik. Hocanın gözlerinden yaşlar süzüldü. Genci yaşlısı, kadını erkeği, öğrencisi öğretmeni "salon ağlıyordu."
O bir öğretmen: Can Polat Pamay. 80 yaşında ve "dipdiri." - Çapa Eğitim Enstitüsü'nü bitirince, öğretmen olarak Iğdır'a tayin edildim... 22 lira maaş alırdım... Büyük paraydı... Tasarruf ederdim... İstanbul'daki aileme tatilde yağ, peynir, bal götürürdüm... Teneke teneke.
O bir "spor sevdalısı." Yüzlerce sporcu yetiştirmiş.İçlerinde çeşitli dallarda milli takıma girenler var. Tam 52 yıl "öğretmenlik, müdür yardımcılığı, müdürlük." Öğrencilerinin içinden bakanlar, generaller, valiler, genel müdürler, profesörler çıkmış.
Bravo vefalı Zonguldak'a. 52 yıl eğitime hizmet veren, bugün bu yaşında vermeye devam eden, bir zamanlar hem öğretmenlik, hem antrenörlük, hem futbolculuk yapan, Turgay Şeren'le bile top oynayan bu "evladına" Zonguldak sahip çıktı. Ve kapalı spor salonuna "onun adı" verildi. İşte "o törene" gittik.
Yüzlerce kişi vardKimi eski sporcu. Kimi yeni. Kimi profesör, mühendis, hakim. Kimi işadamev kadgenel müdür. Hoca, törende geldi, yanoturdu: - Eskiden yoldan ö geçerken, esnaf aya kalkard Ö gören, ceketini iliklerdi... Ö mesle sayg Ö çok itibarl
Lise müdürü olunca, öğretmenleri, öğrencileri, velileri topladım... Ve dedim ki: 1. Öğrencilerin, üniversite hazırlık kursuna gitmesine gerek yok. 2. Üniversite hazırlık kursunu biz, okulda yapacağız. 3. Veliler, çok küçük bir maddi katkıda bulunacak. Sonuç ne oldu hocam? O yıl 6A sınıfında 60 öğrenciden 58'i üniversiteye girdi... 6B sınıfından da 60 öğrencinin tamamı... Atatürk bize böyle emretti... Öğrenciyi iyi yetiştireceksiniz dedi.
Köksal Toptan da onun öğrencisi, Okmeydanı Hastanesi'nin Başhekimi Prof. Ziya Mocan da... Türkiye Taşkömür Kurumu Genel Müdürü Rifat Dağdelen de onun öğrencisi, Emniyet Genel Müdürü Gökhan Aydıner de. Spor Toto Teşkilat Müdürü Erdenay Oflas da onun öğrencisi, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Turgay Atalay da. Ve daha binlerce öğrenci.
Neredeyse "Cumhuriyet'le yaş Cumhuriyet'in dünü ile bugünü aras"yar do dimdik yürüyen" bir köprü. Bir ihtiyar delikanl - Atatürk bize ülke sevgisini, Cumhuriyet'e ba ö Cumhuriyet bize, demokrasi dersi verdi... Biz de onlar ö aktard Bu ö bu gençlik oldukça, Türkiye'nin gelece ayd Atatürk, gençli güvendi... Güvenmeye devam edelim. Köksal Toptan kürsüye çıktı ve "hocam" diye söze başladı: Sizden disiplini öğrendik, çalışmayı öğrendik, dostluğu, vefayı, arkadaşlığı, sevgiyi, saygıyı öğrendik. Salon "hocanın öğrencileriyle" doluydu. Toptan devam etti: - Hocam, deyim yerindeyse sizden adam olmayı öğrendik. Hocanın gözlerinden yaşlar süzüldü. Genci yaşlısı, kadını erkeği, öğrencisi öğretmeni "salon ağlıyordu."
O bir öğretmen: Can Polat Pamay. 80 yaşında ve "dipdiri." - Çapa Eğitim Enstitüsü'nü bitirince, öğretmen olarak Iğdır'a tayin edildim... 22 lira maaş alırdım... Büyük paraydı... Tasarruf ederdim... İstanbul'daki aileme tatilde yağ, peynir, bal götürürdüm... Teneke teneke.
O bir "spor sevdalısı." Yüzlerce sporcu yetiştirmiş.İçlerinde çeşitli dallarda milli takıma girenler var. Tam 52 yıl "öğretmenlik, müdür yardımcılığı, müdürlük." Öğrencilerinin içinden bakanlar, generaller, valiler, genel müdürler, profesörler çıkmış.
Bravo vefalı Zonguldak'a. 52 yıl eğitime hizmet veren, bugün bu yaşında vermeye devam eden, bir zamanlar hem öğretmenlik, hem antrenörlük, hem futbolculuk yapan, Turgay Şeren'le bile top oynayan bu "evladına" Zonguldak sahip çıktı. Ve kapalı spor salonuna "onun adı" verildi. İşte "o törene" gittik.
Yüzlerce kişi vardı. Kimi eski sporcu. Kimi yeni. Kimi profesör, mühendis, hakim. Kimi işadamı, ev kadını, genel müdür. Hoca, törende geldi, yanımıza oturdu: - Eskiden yoldan öğretmen geçerken, esnaf ayağa kalkardı... Öğretmeni gören, ceketini iliklerdi... Öğretmenlik mesleği saygındı... Öğretmen çok itibarlıydı.
- Lise müdürü olunca, öğretmenleri, öğrencileri, velileri topladım... Ve dedim ki: 1. Öğrencilerin, üniversite hazırlık kursuna gitmesine gerek yok. 2. Üniversite hazırlık kursunu biz, okulda yapacağız. 3. Veliler, çok küçük bir maddi katkıda bulunacak. - Sonuç ne oldu hocam? - O yıl 6A sınıfında 60 öğrenciden 58'i üniversiteye girdi... 6B sınıfından da 60 öğrencinin tamamı... Atatürk bize böyle emretti... Öğrenciyi iyi yetiştireceksiniz dedi.
Köksal Toptan da onun öğrencisi, Okmeydanı Hastanesi'nin Başhekimi Prof. Ziya Mocan da... Türkiye Taşkömür Kurumu Genel Müdürü Rifat Dağdelen de onun öğrencisi, Emniyet Genel Müdürü Gökhan Aydıner de. Spor Toto Teşkilat Müdürü Erdenay Oflas da onun öğrencisi, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Turgay Atalay da. Ve daha binlerce öğrenci.
Neredeyse "Cumhuriyet'le yaşıt." Cumhuriyet'in dünü ile bugünü arasında "yarına doğru dimdik yürüyen" bir köprü. Bir ihtiyar delikanlı: - Atatürk bize ülke sevgisini, Cumhuriyet'e bağlılığı öğretti... Cumhuriyet bize, demokrasi dersi verdi... Biz de onları öğrencilerimize aktardık... Bu öğrenciler, bu gençlik oldukça, Türkiye'nin geleceği aydınlık... Atatürk, gençliğe güvendi... Güvenmeye devam edelim.
|