Kaplan'ın ayetli savunması
Metin Kaplan savunmasında "İslamın devleti varsa onu korumak, yoksa kurmak kadın-erkek herkese farzdır" dedi..
Almanya'dan sınırdışı edilen İslami Cemiyet ve Cemaatleri Birliği (ICCB) yöneticisi Metin Kaplan'ın, ''anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye teşebbüs etmek'' suçundan yargılandığı davanın duruşmasına başlandı.
Kaplan, tutuklu bulunduğu Tekirdağ F Tipi Cezaevi'nden getirildiği Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde, önce sağlık kontrolünden geçirildi. Kaplan, daha sonra da hakkında açılan çeşitli dava dosyalarının toplandığı İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi salonuna alındı.
Almanya'dan sınırdışı edilen İslami Cemiyet ve Cemaatleri Birliği (ICCB) yöneticisi Metin Kaplan, ''anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye teşebbüs etmek'' suçundan yargılandığı davada, ''terör ve terörist suçunu külliyen reddettiğini'' bildirdi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın önceki duruşmasında dizlerindeki rahatsızlığı bahane ederek ayağa kalkmayan Kaplan, mahkeme heyetinin isteği üzerine ayakta durmasını engeller mahiyette bir rahatsızlığının olup olmadığının belirlenmesi amacıyla Adli Tabiplik'te sağlık kontrolünden geçirildi.
Mahkeme heyeti, duruşma başladıktan sonra Adli Tabiplik raporunda, sanığın sağlık durumunun iyi olduğu, sadece bileklerinde kelepçe izi bulunduğunun belirtildiğini tutanağa yazdırdı.
Heyet başkanının sorusu üzerine ifade vereceğini belirten Kaplan, ''müdafiname'' olarak adlandırdığı 6 sayfalık yazı savunmasını okudu. Savunmasında hakkında açılan davaları hatırlatan Kaplan, ''Her şeyden önce terör ve terörist suçunu külliyen reddediyorum. Ben müslümanım Elhamdülillah. Herhangi bir müslüman terörist olamaz, teröristler müslüman olamaz. Bunların ikisi birbirine zıttır'' dedi.
Savunmasında Kuran'dan ayetlere de yer veren Kaplan, Müslümanların görevinin Kuran'ı insanlara tanıtmak olduğunu söyleyerek, ''Türkiye'yi darülharp olarak nitelendirdiğimize ilişkin beyanlar gerçeği yansıtmamaktadır. Türkiye, darülislamdır, yani İslam diyarıdır, benim ülkemdir'' şeklinde konuştu.
Türkiye'de belirli yerlere saldırılması için talimat verdiği yönündeki iddiaların komplo olduğunu savunan Kaplan, silahlı terör örgütü düşüncesinin bugüne kadarki süreçte geçerli olmadığının görüldüğünü kaydetti.
Yaptığı çalışmanın bir tebliğ faaliyeti olduğunu öne süren Kaplan, ''Tebliğ görevini yapmamak, Allah'ın lanetine uğramaya neden olur. İslam, hem din, hem devlettir. İslamı tüm insanlığa tebliğ etmek gerekir. Tebliğde kin ve düşmanlık söz konusu değildir. İslam tebliğinin kin ve düşmanlığa tahrik olduğunu söylemek, islamı bilmemektir. Biz bölmek değil, insanları birleştirmek istiyoruz'' dedi.
İslami Cemiyet ve Cemaatleri Birliği'nin, Alman yasalarına göre kurulmuş sivil toplum kuruluşu olduğunu, Türkiye'deki resmi kurumların Almanya makamları üzerinde oluşturduğu baskı sonucu bu birliğin yasadışı kabul edilip kapatıldığını öne süren Kaplan, birliğin bugüne kadar herhangi bir eyleme karışmadığını ve Anıtkabir olayıyla bir ilgisinin de bulunmadığını iddia etti.
''İnsanının yeryüzüne halife olarak gönderilmiş şerefli bir mahluk olduğunu'' belirten Kaplan, ''halifelik müessesesini islam alemine getirmekteki nedenin dağınık olan islam alemini birleştirmek olduğunu'' söyledi.
CİHAT DENİLİNCE...
İslami terim ve ifadeleri laik bir anlayışla kabul etmenin ya da tarif etmenin mümkün olmayabileceğini belirten Kaplan, şöyle konuştu: ''Cihat denilince hemen akla savaş gelmemelidir. Cihat, sözlü, yazılı olabilir. Bizim şu anda yaptığımız savunma bir cihattır.
Cihadın silahla yapılanı savaş şeklidir. Allah'ın emriyle peygamberin ilan ettiği cihadı biz de dünyanın gündemine getirmişizdir. Cihat ile terör birbirine karıştırılıyor. İslam ile terör özdeşleştirilerek kullanılıyor. Bunlar kasıtlı olarak islamı kötülemek amacıyla yapılıyor. Irak'ta vahşeti işleyenler terörist değil, vahşete karşı koyanlar terörist ilan ediliyor.''
Kaplan, ''İslam, hac, oruç, namaz, fitre, zekat sanılmamalı. İslam'ın kendisine özgü bir siyaseti, devlet anlayışı vardır. Devletsiz islam düşünülemez. Hadiste belirtildiği gibi din ile devlet ikiz iki kardeştir'' şeklinde konuştu.
Hakkındaki suçlamaların anlamsız ve yersiz olduğunu öne süren Kaplan, ''Elhamdülillah alnım açık, yüzümüz ak, hırsız, soyguncu, vurguncu, hortumcu, katil, cani, kapkaççı değiliz. Devleti dolandırmadık. Sadece Hac Suresi'nin 40. ayetinde geçtiği gibi (Allah birdir. İslam, hem devlet hem siyaset) demişiz. Tesettür, örtünme islamda var demişiz. İslamın devleti varsa onu korumak, yoksa kurmak kadın-erkek herkese farzdır. Herhangi bir devletin işgal edilmesini istemiyoruz. Bizim düşüncelerimize katılmayabilirsiniz. Ancak terör ve terörist diyemezsiniz. Biz din ve vicdan özgürlüğü taraftarıyız. Bu milletin evlatlarının Alevi-Sünni, Türk-Kürt, radikal islamcı olarak bölünmesine karşıyız. Bu düşünceleri suç olarak nitelendiriyorsanız, özgürlük anlayışınızı sorgulayın. Hani düşünce özgürlüğü vardı? AB'ye giriliyor. Bildiriden, yayından, insanların konuşmasından bu kadar korkmanın nedenini anlamak mümkün değildir'' dedi.
SORULARA CEVAP VERMEDİ
Heyet başkanının sorusu üzerine ICCB'nin 1984 yılında babası Cemalettin Kaplan tarafından kurulduğunu söyleyen Metin Kaplan, ICCB'nin kurucu üyesi ve başkanı olup olmadığı yolundaki soruya ise ''Bu sorulara cevap vermeyeceğim. Savunmamdan başka hiçbir soruya cevap vermeyeceğim'' karşılığını verdi. Metin Kaplan'ın tutukluluk, Ekrem Seven, Nadir Seven, Erdal Seven ve Şeref Bilgin'in de gıyabi tutukluluk hallerinin devamını kararlaştıran mahkeme heyeti, Kaplan yönünden esas hakkındaki görüşünü açıklaması için dosyanın Cumhuriyet Savcısı'na verilmesini kararlaştırarak duruşmayı erteledi.
Duruşmayı, Metin Kaplan'ın Almanya'daki davalarını takip ettiğini belirten avukat Noumann İngoberg ile Almanya'nın İstanbul Başkonsolosluğu'ndan bazı görevliler de izledi.
Uçakla Anıtkabir'e yönelik saldırı ve Fatih Camii'nin işgal hazırlığının da aralarında bulunduğu 13 ayrı suçlamaya ilişkin Kaplan hakkında düzenlenen iddianamelerde, sanığın müebbet ağır hapis cezası öngören ''anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye teşebbüs etmek'' suçu ile ''bu suça fer'i iştirak'', ''yasadışı örgüte üye olmak'' ve ''halkı kanunlara uymamaya tahrik etmek'' suçlarından cezalandırılması isteniyor.
|