Gri senaryo fiyatlandı, Başbakan ve piyasalar için diğer senaryolar kırılma noktası
2004'ü baştan sona etkisi altına alan AB beklentisinin yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik. Dört gün sonra AB kararını verecek. Türkiye'yi nasıl etkileceği ise karara bağlı. Sadece bu karar değil, IMF ile anlaşma ve 14 Aralık'ta ABD Merkez Bankası'nın faizleri hızlı mı yoksa yavaş mı artıracağı da, piyasaları etkileyecek. IMF ile anlaşma AB'nin yanıtına göre şekillenecek gibi. IMF ile standby'ın yaz ortasında açıklamasına karşılık hükümet bugüne kadar ayak sürüdü. Anlaşmanın içeriği ve tarihi, AB'nin yanıtıyla kesinleşecek. 17 Aralık sonrasına kalma ihtimali daha yüksek. AB yanıtına göre anlaşma daha sıkı ya da daha gevşek tutulabilir, yeni kaynak miktarı da buna göre belirlenebilir.
Gri senaryo fiyatlandı Bugüne kadar AB'den gelen bilgiler, yapılan açıklamalar, alınan sinyaller, Türkiye'ye 17 Aralık'ta verilecek yanıtın ne tam hayır ne de tam evet olacağı, bu ikisinin arasında gri renkte olabileceği yönünde. Mali piyasalar da AB'nin net bir mesaj vereceğine güvenemedi. Bunun için 2000 yılı başında olduğu gibi, piyasalar bir Avrupa heyecanı yaşayamadı. Büyümede üçüncü yıla girilmesine ve son büyük yükseliş hareketinin üstünden dört yıl geçmesine karşılık borsa patlama gösteremedi. Borsa fiyatlarının içinde AB'nin Türkiye'yi reddedebileceği veya Türkiye'nin AB ile ilişkileri dondurulabileceği de yok. Ilımlı artışı ile piyasanın melez bir senaryoyu fiyatlandırdığı sonucu çıkartılabilir. Bu da, 17 Aralık'ta gri senaryonun gerçekleşmesinin marjinal etkisi olabileceğine işaret.
Ak senaryoda doping Aynı gerekçeler faizler ve dövizler için de geçerli. Bu piyasalarda da, yatırımcıların pozisyonu ağırlıklı olarak gri senaryoyu işaret ediyor. Buna karşılık 17 Aralık'ta AB'nin kararı Türkiye'yi mutlu edecek bir karar olacaksa, gri senaryonun ötesine geçecek ve ak senaryoya dönecekse, bu siyasetten ekonomiye ve piyasalara kadar olumlu anlamda bir dizi kırılma yaratabilir. AB'nin böyle bir kararı Başbakan Erdoğan'ın önünü açar. 2005 siyasi gelişmeleri buna göre şekillenir. Ekonomideki yavaşlama AB dopingiyle yerini canlanmaya bırakabilir. Üretim ve büyüme yönünü yeniden yukarıya doğru çevirebilir. Mali piyasalarda faiz ve döviz kuru gevşer, borsa yükselir, yatırım fonları değer kazanır.
Kara senaryoya IMF AB'nin müzakere kararını 17 Aralık yerine 2005 Haziran'ına atması ise mide bulandırır, piyasaları olumsuz etkiler. Doğrudan hayır denilmese de, kabul edilemeyecek şartları öne sürmesi halinde, Türkiye'nin AB ile köprüleri atması, siyasetten ekonomiye ve piyasalara kadar olumsuz kırılmalara yol açabilir, Başbakan Erdoğan'ın önünü kapatabilir. Bu seçenek henüz fiyatlanmadı. IMF ile daha sıkı bir anlaşmaya gidilmesi ise bu kırılmanın krize dönüşmesinin önünde takoz rolü üstlenebilir.
Sonuç "Ak don kara don, geçit başında belli olur" Türk Atasözü
|