|
|
Benim duam kabul olur mu?..
Çocukluktan ilk gençliğe geçtiğim yıllardı.. Bildiğim 3 kısa duayı her gece yatağa girdiğimde okur, öyle yatardım.. Çocukluk günlerinde, o duaları okumazsam Allah'ın bana güceneceğine, inanırdım.. Sonra gençlik yılları geldi.. Sonra mesleğin ilk yılları, başlayan ve biten evliliğim, aşklarım ve yaşamın fırtınaları içinde, oradan oraya fazla savrulmadan vermeye çalıştığım hayat mücadelem.. Sanıyorum, gençlik yıllarının ortalarında, her gece, 3 minik duayı okuma ritüelimi bozdum.. Bilinçli bir karar değildi.. Gençlik fırtınalarının ortasında, belli belirsiz kaybolup gitmişti o çok inandığım dua ritüelim.. Ama duayla, hatta zaman zaman bedduayla olan ilişkim hiç yok olmadı.. Yaşam fırtınalarımın ortasındaki olaylar, bana hep "etme bulma" dünyasının müthiş bir hayat gerçeği olduğunu gösterdi.. Hayatta hep yapanlar, yaptıklarını buldular.. İyisini de kötüsünü de.. Öbür dünyaya gitmeye gerek kalmadan.. Her şey bu hayatın içinde gözlerimin önünde oluyordu.. Kural benim için de değişmedi.. Çoğu zaman iyiyi, ama hata yaptığımda kötüyü de karşıma çıkarmakta beis görmedi hayat.. Dünyanın her yanında Müslüman, Hıristiyan, Musevi insanlar için vazgeçilemez bir ihtiyaç olduğunu gördüm duanın.. Cami, kilise ve havrayla sınırlı tutmadım dua mekanlarımı.. Allah'ın evinin bütün dünya olduğuna inandım hep.. O muhteşem bağı gönlümden hiç koparmadım.. Hüseyin Akın'ın bana gönderdiği Dua kitabından pasajlara bakarken, içimden, "Kim bilir hangi irticacı yine neler yazmış" duygusu hiç geçmedi.. İçimdeki çocukluk ritüeli yeniden canlandı.. Yine bir merakla karıştırdım pasajları..
Kimlerin duası kabul olur? " Yakarışı Allah'a direkt ulaşan kimseler öncelikle ona en yakın olan kimselerdir . Bu kişilerin kalbinden geçen, Tanrı katında anında karşılık bulur. Üzerimizde hakkı olan kişilerin duaları ve bedduaları da böyledir. Anne-babanın evlatlarına yaptığı dua ve beddua gibi. Özellikle annelerin duası çocukları üzerinde babaya göre doğal olarak daha çok hak sahibi olduğundan, kabul olur. Annelerin çehreleri her zaman dua kıvamındadır. Duası da bedduası da kelimelere ihtiyaç duymaz... Yaşadığımız toplumda anne ahı almış olanların hallerine tanıklık etmişizdir az çok, ne yapsalar bellerini doğrultamaz ve ne kadar uğraşsalar iki yakalarını bir araya getiremezler" diyor Hüseyin Akın..
Haksızlığa uğrayanların duası Bir de zulme ve haksızlığa uğrayanların dualarından söz ettiği bir kesim var ki.. Aman ona çok dikkatli bakın.. Zulme ve haksızlığa uğratılmış kişinin bedduası da ivedilikle karşılık bulur. Ne güzel söylemiş atalarımız: "Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste." Neden acaba birdenbire değil de aheste aheste (yavaş yavaş) çıkar mazlumun ahı? Biraz düşünürseniz bunun kavratma ve terbiye etme gibi bir incelik taşıdığını anlarsınız. Eğer mazluma yaptığına karşılık, zalimin başına apansız ve toptan bir felaket gelse, bunun nereden, nasıl ve niçin geldiğini anlamaya imkanı ve müddeti olmayacaktır. Oysa yavaş yavaş gelen belalar ve felaketler zalime iki bela arası "Ben ne yaptım ki böyle oldu?" sorusunun cevabını bulma fırsatı verir. Acı tattırmanın ne olduğunu böyle bir bela kursundan geçip, ıstırap sınavı vererek anlama imkanına kavuşur. Elbette meymenetsiz ve soysuz kişilerin ne duaları ne de beddualarının bir karşılığı vardır. Onların dua ve bedduaları karşılıksız çek gibidir. "Köpeklerin duaları gerçekleşmiş olsaydı gökyüzünden kemik yağardı" diyen yine bizim atalarımızdır.
Zenginlerin duası Bir de hayatta meteliksiz veya zor durumdayken edilip, sonradan unutulan dualar var.. Hepimizin, isteklerimiz olduktan sonra zaafa kapıldığımız anlar onlar.. Onun için de şöyle diyor Hüseyin Akın.. "Dua, elde edilen şeyi hakkıyla muhafaza etme kabiliyeti kazandırmak için Allah'tan istenen en sahici dirençtir. Amaca ulaştıktan sonra duayı terk eden kişi "ne oldum delisi" olmakla eşdeğer bir kimliğe bürünüp sadece bir lütuf sonucu elde ettiklerinin kıymetini bilmemekle kalmaz, aynı zamanda içi boşalmış dualarını da bozuk paralar gibi ortalığa saçar. Para kolay harcanır oluşuyla tükenen bir şeydir, oysa dua, dua ettikçe çoğalan ve aynı zamanda çoğaltan bir şeydir." Ben dünyanın her tarafında insanlar tanıdım.. Zengin, fakir, güzel, çirkin.. Müslüman, Hıristiyan, Yahudi.. Hatta hiçbiri.. Tepedeki kiliseye, dizleri üzerinde çıkmaya çalışanlar gördüm.. Ben meymenetsizleşmeyenlerin ve soysuzlaşmayanların dualarının hep kabul olduğunu gördüm.. O sıfatları alanların ise, bir gün bedelini mutlaka ödediklerini gördüm..
|