|
|
|
|
|
Tropikal hayatı keşfettik
|
|
Yeni Land Cruiser Prado ile Kostarika'yı bir de biz keşfedelim dedik. Yağmur bulutlarının içinden, ateşi sönmemiş volkanların kıyısından geçtik, Atlantik'ten Pasifik'e yol katettik.
Off-road'lar hep keyiflidir. Zorlu parkurlardan geçer, dağlar, nehirler aşarsınız. Bu çılgınlığı bir de hiç tanımadığınız bir ülkede yaşıyorsanız, değmeyin keyfinize... Toyota'nın yenilenmiş arazi aracı Land Cruiser Prado'nın test sürüşü, keyiften daha fazlasını verdi. Çünkü Atlantik kıyılarında başladığımız yolculuğa Pasifik'te nokta koyduk. Uzatmayalım, bir haftamızı Kostarika'da geçirdik. Yani tropikal yağmurların, bulut ormanlarının, fırfırlı eteklerin ve mariuana tarlalarının ülkesinde. Toyota bir dahaki arazi testini Türkiye'de düzenlemeyi düşünüyor.
Bulut Ormanları'nda 4x4'le büyük macera
Toyota'nın test için seçtiği Kostarika ciddi bir off road parkuru. Yolculuk sonunda keçi yollarını aşan Land Cruiser'lere acıdım. Ama araçlar müthiş bir güven duygusu bıraktı.
Christoph Colombus, 1507'de tam Amerika kıtasının ortasındaki kıyıyı keşfettiğinde buraya zengin kıyı anlamındaki Rich Cost ismini vermiş. Şimdiki adıyla Kostarika, gerçekten doğal zenginlikler ülkesi. Uçaktan iner inmez tropikal iklimin kokusu geliyor burnunuza. Gözünüz etrafınızı gezindiğinde ise apayrı bir dünyada olduğunuzu hemen anlıyorsunuz. Toyota'nın yenilenmiş Land Cruiser Prado aracının test sürüşü için gittiğim Kostarika'nın başkenti San Jose Havaalanı'na iner inmez bunları hissettim. Türkiye'den giden 8 kişilik gazeteci ekibi bir gün Venezuela'nın başkenti Caracas'ta bir gün konakladıktan sonra San Jose'ye geçecekti. Ben ise Venezüela vizem yetişmediği için Frankfurt aktarmalı 16 saatlik uçuştan sonra 3 saatlik ek uçuşla San Jose'ye transit yolcu olarak geçerken dünyaca ünlü Caracas'ta kalamayacağım için üzgündüm. Taa ki San Jose'ye inip havaalanı ile kalacağımız La Condesa Oteli'ne giderken yolda gördüğüm çoğunluğu tek katlı ancak canlı San Jose caddelerini görene kadar.
Ordusu olmayan devlet Havalanından otele giderken kısa sürede dostluk kurduğum Oscar, ülkede ordu olmadığını söylediğinde şaşırmıştım. Gerçekten de bu küçük ülke, köklü ve istikrarlı parlamenter demokrasisi, 1948'de anayasa kararıyla feshedilen ordu kurumu ile ihtilaller coğrafyasında ziyaretçilerine modern ve ilginç bir devlet tablosu sunuyordu. Bu yüzden olsa gerek cıvıl cıvıl sokakları ve kişi başı 8 bin dolarlık geliriyle Kostarika, filmlerdeki gibi bir Latin Amerika ülkesi görme fırsatı sunuyordu bana. Kostarika'nın tarihi Kolomb öncesi birinci dönem, İspanyolların gelişi ile başlayan ikinci dönem olarak ikiye ayrılıyor. Avrupalıların gelmesi ile üçlü bir sanat, din, görenek, dil sentezi bugünkü Kostarika'nın temellerini yaratmış. Ertesi gün tüm gün süren bir tropikal yağmur karşıladı beni. Doğrusu pek otelden dışarı çıkılacak gibi değildi. Ama şiddetli yağmuru izlemek de hoştu. Bir sonraki gün ise bir çok Avrupa ülkesinden gelen gazetecilerle birlikte test sürüşüne başlandı. San Jose'nin pırıl pırıl sokaklarından tatlı Latin evlerinin arasından Land Cruiser Prado ile geçerken bir taraftan çalan Latin müziği kendinizi Hollywood'un Latin Amerika filmlerindeki kahramanların yerine koymamanız için hiçbir neden kalmıyor geriye.
Canlı volkanı gördük Şehrin dışına henüz çıkmıştık ki yeşilliklerin arasında muhteşem bir şelale ile karşılaştı konvoy. Tabii bu aynı zamanda yolculuğun ne kadar eğlenceli ve sürprizlerle geçeceğinin işaretiydi. Öğle yemeği için duracağımız 1633 metre yüksekliğindeki ve hala faaliyette olan yanardağ Volcan Arenal'e yaklaştıkça manzara daha da muhteşem hale geliyordu. Öğle yemeği için seçilen ve Toyota'nın basın mensuplarının yemeği için özel olarak hazırladığı tepeye tırmanırken Prado ilk ciddi sınavını verdi. 20 yıl önce beklenmedik bir anda lav fışkırtarak 78 insanın ölümüne yol açan volkanın etrafına Pasifik Okyanusu'ndan getirilen ve İstanbul Boğazı'nın yapılaşma olmadığı dönemdeki resimlerini anımsatan su kütlesi ile aktif volkan ve tepesindeki toz bulutu sanırım dünyanın çok az yerinde bulunabilecek güzellikte. İlk gün öğleden sonraki parkur ise gerçekten zorluydu. Yağmurlu bir havada geçilen Bulut Ormanları bir taraftan inanılmaz güzellikler sergilerken diğer taraftan sessizliği ile ürkütüyordu. Ama doğrusu katar halinde ilerleyen Land Cruiser araçlar dağ tepe, ırmak demeden kolayca ilerleyince manzaranın tadını iyice çıkarmaya başlıyorsunuz. Bir ara nehir geçişinde sular aracın ortasına kadar yükselmişken ve araç durmuşken bile suyun içindeki kocaman kayaları aşan Land Cruiser bütün korkularımızı yenmişti.
Pasifikte sezonu açtık İkinci gün başka bir doğa harikası olan Monteverde Bulut Ormanları'nda tree zipping ve sky walk ile başladı. Yağmurda doğanın bin bir renginin arasından kayarak geçerken ise kendinizi rahatlıkla Tarzan yerine koyabilirsiniz. Öğlen yemeğinde ise çok güzel bir yerli köyü olan Copal'da köylü kadınların ortak yaptığı yemek vardı. Yemekten daha çok yerli dansçıların gösterisi ve ardından yapılan rodeo tüm basın mensuplarını oldukça etkiledi. Dansçıların giydiği rengarenk elbiseler ve şapkalı yerliler de insanları oldukça gerilere götürüyordu. Aynı akşam gidilen Pasifik kıyısındaki Punta İslata koyu ise kesinlikle cennetten bir parça gibiydi. Türk gazeteci grubu okyanusa girerek Aralık ayında sezonu açmış olduk.
Keçi yollarını aştık Son gün Punta İslata'dan San Jose'ye dönüşte ise gerçekten araçlara acıdım. Çünkü hakikaten ciddi bir off road alanı olan Kostarika dağlarını birer birer çıkıp iniyorduk. Ancak keçilerin çıkabileceği dağ yollarını teker teker aşıyorduk. San Jose'ye tekrar vardığımızda ise aklımızda tropikal iklimin güzelliklerinin yanı sıra Kostarika köylülerinin de güzelliği kalmıştı. Çünkü rastladığımız hiçbir köylünün elbisesi, eli ayağı kirli değildi. Yol kenarında yürüyen köylüler, sanki daha yeni banyodan çıkmış gibiydiler. Kadınların saçları taralı, süslü elbiseleriyle çocuklarının ellerinden tutup belli ki bir yerlere ziyarete gidiyordu.
|
|
|
|
|
|
|
|
|