Merkez Bankası, 2005 yılında kira öngörülen büyüme hızı gerçekleşmezse ek bütçe önlemlerinin gerekebileceğini söyledi..
Merkez Bankası, 2005 yılında tahmin edilen büyüme hızının altında bir gerçekleşmenin gündeme gelmesi halinde, 'toplam vergi gelirlerinde öngörülerin altında kalınması ve ek bütçe önlemlerine gereksinimin' söz konusu olabileceğini bildirdi. Merkez Bankası'nın ''Kasım Ayı Enflasyonu ve Görünüm'' değerlendirmesinde, iç talepteki canlanma belirtileri ve düşük kalan göreli fiyatların telafi edilme eğilimi nedeniyle, 2005'de de kira ve mobilya fiyatlarındaki yüksek artışların devam edeceğinin düşünüldüğü vurgulandı.
RİSK GRUBU KİRA VE MOBİLYA FİYATLARI
Diğer yandan önümüzdeki yıl taşıt araçları üzerindeki vergilerin bu yılki kadar artırılma gereksinimi doğmayacağı ve petrol fiyatlarındaki artışın devam etmeyeceği varsayımları altında ulaştırma grubu fiyatlarının olumsuz katkısının ortadan kalkacağı kaydedilen değerlendirmede, bu şartlarda 2005'de enflasyon açısından risk oluşturacak başlıca alt gruplar, mobilya-yer döşemeleri ile kira grupları olarak sıralandı.
TEFE açısından ise Kasım'ın olumlu bir dönem olduğu belirtilen değerlendirmede, tarım fiyatlarının normal eğilimine döndüğü, özel imalat sanayiinde fiyat artışlarının yavaşladığı, ancak kamu ve özel kesim arasındaki göreli fiyat farklılaşmasının daha da belirginleşerek devam ettiği ifade edildi.
2005'E İLİŞKİN ÇEKİNCELER
2005 bütçesinde vergi gelirlerinin büyük bir kısmını oluşturan özel tüketim vergilerinde ciddi artışlar öngörüldüğüne de dikkat çekilen değerlendirmede, daha sonra şu görüşlere yer verildi: 'Ne varki, 2005 yılında tahmin edilen büyüme hazının altında bir gerçekleşmenin gündeme gelmesi halinde, toplam vergi gelirlerinde öngörülenin altında kalınması ve ek bütçe önlemlerine gereksinim duyulması sözkonusu olabilecektir. Bu durumda, petrol fiyatları ve döviz kurundaki gelişmeler rafineri çıkış fiyatını düşürse dahi, akaryakıt fiyatları düşürülmeyecek, hatta artırılabilecektir. Ayrıca kamu tarafından üretilen diğer malların fiyatlarında da ek ayarlamalara gidilmesi gündeme gelebilecektir. Söz konusu durum hem göreli fiyat yapısını bozarak kaynakların etkin kullanımını etkileyebilecek hem de enflasyonla mücadeleyi zorlaştırabilecektir. Bu ve benzeri potansiyel olumsuzlukların bertaraf edilebilmesi için, KİT'lerde mali disiplinin en önemli belirleyicisinin kamunun ürettiği mal ve hizmetlerin fiyatlarının artışı olarak algılanmaması, bunun yerine mali uyumun kamu sektöründe verimliliğin artırılarak sağlanması giderek önem kazanmaktadır.''
KİRA ARTIŞLARINA DİKKAT
Merkez Bankası, 2005 yılının ilk 4 ayında yıllık enflasyondaki düşüş eğiliminde 'bir duraklama, hattı yukarı doğru bir hareketin' oluşabileceğini, ancak Mayıs'tan itibaren enflasyonun tekrar 'aşağı' yöneleceğini bildirdi. Merkez Bankası'nın ''Kasım Ayı Enflasyonu ve Görünüm'' başlıklı değerlendirmesinde, geçen ay (kasım) TÜFE'de yaşanan yükselişte giyim, ulaştırma ve kiraların etkili olduğu belirtildi. 2004 enflasyon hedefine ulaşılabilirliğin artık sorgulanmadığı, 2005 hedefinin konuşulduğu kaydedilen değerlendirmede, Merkez Bankası'nın da bu nedenle, bu yılın 3. ayından itibaren bir sonraki yılın enflasyon hedefine ait risklere dikkat çekmeye başladığı hatırlatıldı.
Değerlendirmede, 2005 enflasyonuna ilişkin bir diğer önemli risk unsurunun, mal ve hizmet fiyat artışları arasındaki farklılaşmanın, 'öngörülenin de ötesinde' boyutlara ulaşma ihtimali olduğu vurgulandı. Enflasyonda yıl sonu hedefinin yüzde 8 olacağı bir döneme girilirken, yıllık kira artışının yüzde 20'lere yakın olmasının ''dikkat çekici ve açıklanması güç bir olgu'' olduğu kaydedilen değerlendirmede, önümüzdeki dönemde de aynı şekilde devam etmesi durumunda, kira artışının 2005 yılı enflasyonuna katkısının hedefin yüzde 40'ına kadar ulaşabileceği uyarısında bulunuldu.
Merkez Bankası değerlendirmesinde, hammadde ithal fiyatlarının yüksek düzeylerde seyretmesinin fiyat endeksleri üzerindeki doğrudan etkilerinin, bir süredir özellikte TEFE'de hissedildiği de belirtilerek, son dönemdeki maliyet baskılarının önümüzdeki dönemde enflasyon bekleyişleri ve fiyatlama davranışları üzerindeki dolaylı etkilerinin yakından izlenmesinin önemine işaret edildi.
Enflasyonla ilgili değerlendirmelerin sonunda, önümüzdeki dönemde enflasyonda ödnem dönem küçük dalgalanmalar beklenmekle birlikte, temel eğilimin düşüş yönünde olmaya devam edeceği bildirildi.
AB'DEN MÜZAKERE TARİHİ
Merkez Bankası değerlendirmesinde, AB'ye tam üyelik amaçlı müzakere sürecinin başlamasına ilişkin gelebilecek 'beklenenden daha olumsuz' bir yanıtın, risk algılamasını artırarak, mali piyasalarda daygalanma yaratabileceğine de işaret edildi. Gelişmekte olan ülkelerden ani sermaye çıkışlarının şimdilik düşük bir olasılık olarak görülse de, global risk algılamalarındaki değişimlerin her durumda mali piyasaların istikrarı açısından risk oluşturabildiğine dikkat çekilen değerlendirmede, ''Ancak burada vurgulanması gereken nokta, yapısal reformların kararlılıkla yürütülmesi ve mali disiplinin devam ettirilmesi durumunda, dış gelişmelerdeki olumsuzlukların etkilerinin geçici olacağı gerçeğidir'' denildi.
MAKROEKONOMİK GÖRÜNÜM
Merkez Bankası'nın genel makroekonomik görünüme ilişkin değerlendirmelerinde de, tüketim eğilimi ve tüketici güven endeksinin istikrara kavuştuğu kaydedilerek, bu gelişmeler ve diğer öncü göstergeler ışığında büyümenin 3. çeyrekte yavaşlamaya başladığı vurgulandı. Bu yavaşlamanın yılın son çeyreğinde de süreceği tahmini yapıldı.
Uygulanan sıkı maliye ve para politikaları nedeniyle, iç talepteki canlanmanın kontrollü olarak gerçekleştiği ve iç talep fiyatlar üzerinde henüz belirgin bir baskı oluşturmadığı belirtilen değerlendirmede, şu görüşler ifade edildi: 'Ne varki, dayanıklı tüketim malları talebinde başlayan canlanmanın yılın 2. çeyreğinden itibaren daha geniş bir alt gruba yayılmış olması, 2005 yılında genel arz talep dengesinin enflasyona vereceği desteğin, geçtiğimiz yıllara oranla daha düşük olacağına işaret etmektedir. Ayrıca dünya hammadde fiyatları açısından olumsuz bir dönem geçirilirken, enflasyon bekleyişlerinin tekrar artmaması açısından iç talebin kontrol altında tutulması ayrı bir önem taşımaktadır. Son 4 çeyrek boyunca yüksek seyreden yatırım eğiliminin, önümüzdeki dönemde üretim ve verimlilik üzerinde olumlu yansımalarının olacağı tahmin edilmektedir. Mali disiplinin devam etmesi, daha da önemlisi kalitesinin artarak süreceği algılamalarının artması durumunda, reel faizler daha da düşecek, üretici güveni artacak, yatırım ve ihracat canlanmaya devam edecek, sonuç olarak büyüme daha sağlıklı bir zemine oturacaktır. ''