| |
Ansiklopedik cehalet!
Koç Holding'in sürüyle şirketi var. Her şirkette bilişim teknolojisi farklı biçimlerde de olsa kullanılıyor. Topluluğun bu konudaki sorumluları yılda iki kez bir araya geliyorlar. Hem çeşitli meseleleri ele alıyorlar, hem de bilişim teknolojisi alanında faaliyet gösteren şirketler onlara sunumlar yapıyor. Etkinliğin sonunda bir de kapanış konuşması yapılıyor. Bu kez o konuşma için holdingin ' Bilişim Hizmetleri Koordinatörü' Alper Göğüş beni davet etti. Boş bulunup kabul ettim! Çünkü benim gibi belli bir alanda uzmanlaşmamış bir gazetecinin bilişimcilere anlatacak neyi olabilirdi? Tereciye tere mi satacaktım? Jeton düştüğünde geç kalmıştım; o saatten sonra reddetmek yakışık almazdı.
Neyse... Geçen cuma İstanbul Kuruçeşme'deki Divan tesislerinden içeri girerken doğrusunu isterseniz tedirgindim. Zihnimde bir şeyler vardı tabii, notlarım cebimdeydi ama bakalım sözünü edeceğim şeylerin dinleyiciler için bir anlamı olacak mıydı? Biraz erken gitmişim. Henüz konuşmalar devam ediyordu. Oturup dinledim. Bir konuşmacı iki üç kere " Madem bilgiyi paylaşacağız, o halde... " diye başlayan cümleler kurdu. Sanırım doğru yere gelmiştim! Bilişimci arkadaşlara şunu anlatmaya çalıştım: Biz maalesef ' bilgi' kelimesini çok geniş anlamda kullanıyoruz. Olaya veri, enformasyon ve bilgi hiyerarşisi açısından bakmamız gerekir. Aslında kimse, hiçbir şirket 'bilgiyi' paylaşmak istemez. Tersine... Bilgi özenle saklanması ve ancak çıkar ortaklığı yaptığımız kuruluşlarla paylaşmamız gereken son derece değerli bir üründür . Belki verileri ve enformasyonu (malumat) herkesle paylaşabiliriz. Has bilgi ise üniversitelerde, enstitülerde, özel laboratuarlarda ve araştırmageliştirme bölümlerinde üretilir. Bunun için de dünyanın parası harcanır. Velhasıl... Milyonlarca dolara ürettiğimiz... Böylece bize rakiplerimiz karşısında üstünlük sağlayan bilgileri niye başkalarıyla paylaşalım? (Bedelini öderlerse neden olmasın!)
Altını çizdiğim bir başka nokta ise şuydu: Bilişim teknolojisi bize devasa bir verienformasyon yığını sunuyor. Her şeyi kayda geçirebiliyoruz. Ancak bu yığın kendiliğinden işe yarar hale getirilemez. Yani veri ve enformasyonu biriktirmek, üst üste koymak, yan yana dizmek bilgiye yol açmaz. Bu kaynağın bilgiye dönüştürülmesi için 'fikre' ihtiyacımız var. Fikir! Yani: Bir teori, bir bakış açısı, bir soru, bir ideoloji, bir amaç... Hatta bir 'cinlik', bir 'ilham', bir 'takıntı'! İşte bu yüzden İsrailli diplomat ve siyasetçi Abba Eban'ın ( 19152002 ) bir rakibi için söylediği şu söze bayılırım: " Ansiklopedik bir cehaleti vardır."
|