|
|
AB finalinde çalkalanmanın anahtarı yabancıların elinde
İki hafta sonra, 20 Aralık Pazartesi piyasalar çok farklı bir güne başlayacak. 17 Aralık Cumartesi AB Zirvesi'nin Türkiye ile müzakereleri başlatıp başlatmayacağına ilişkin kararı, başlatırsa şartlarının ne olacağı ve hangi tarihte başlatacağı, siyasetten ekonomiye ve piyasalara kadar bir dizi olayı derinden etkileyecek. Kararın rengine göre bu etki olumlu da olabilir olumsuz da. Öncelikle Türkiye'ye verilebilecek cevaplardan başlayalım. Aralık 2002 AB kararını ve 6 Ekim 2004 İlerleme Raporu'nu dikkate alınca, AB'nin müzakereleri başlatmama gibi bir lüksü yok. Bu durumda en olumsuz seçenek veya kara senaryo gündem dışı kalıyor. Türkiye'ye koşulsuz, net bir müzekere takvimi verilmesi de uzak bir ihtimal. Tarih yaklaştıkça Türkiye karşıtlarının sayısı ve istekleri azalacağına artıyor. Böyle bir ak senaryoyu Ankara da ummuyor, piyasalar da.
* Gri senaryonun zorluğu Üçüncü seçenek ise ak ve kara senaryo arasında bir yerde kalıyor. Gri senaryo diye adlandırılabilecek bu seçenek üzerinde AB şu anda çalışıyor. Bu formül "müzakerelerin sonucunun açık uçlu olacağının" belirtilmesine, yani görüşmelerin sonunda Türkiye'ye tam üyelik verilmeyebileceğine dayanıyor. Bu seçenek, AB tarafının ve Fransa'nın sorununu çözebilecek gibi, ama Türkiye tarafından hazmedilmesi çok zor. Kalan son iki haftanın en büyük belirsizliği ve riski de burada zaten. Aslında AB öyle bir formül arıyor ki, Türkiye karşıtı ülkeler "Biz tarih vermedik", Türkiye tarafı da "Biz tarih aldık" diyebilsin. Aranan bu formül, kararın renginin ne ak ne kara olacağına, gri renkte bir karar çıkacağına işaret.
* Yerli-yabancı farkı İşte AB'nin 17 Aralık kararının piyasaları nasıl etkileyeceğini, yerli ve yabancı yatırımcıların davranışı ve kararı algılama biçimleri belirleyecek. Eğer Ankara bu kararı içine sindirirse, yerli yatırımcıların tercihi de bu yönde olabilir. Çünkü bu grubun çıkarları bu yönde. Bono ve hisse senedi portföyleri yüklü. Bazı reel şirketlerin pozisyonları açık. Ancak aynı şeyi yabancı yatırımcılar için söylemek zor. Hem onlar Türkiye'ye dışarıdan baktıkları için AB ile ilişkileri daha net ve AB tarafından gözleyecekler; hem de yerliler gibi çıkarları mevcut pozisyonların devam ettirilmesine bağlı değil. Dolayısıyla 17 Aralık Zirvesi'nin finalinde veya final sonrasında bir kâr realizasyonu gelecekse, bunun öncüsünün yabancılar olması beklenebilir. Türkiye portföyü oldukça büyük olan yabancılar, hareketleriyle yerlileri de peşinden sürükleyebiliyor.
* IMF ile anlaşma Ancak önümüzdeki iki haftada Türkiye sadece AB finali ile karşılaşmayacak. Türkiye, ekonomisinin üç yıllık geleceğini belirleyecek, kamu finansmanını rahatlatacak ve sonuç itibariyle ekonomi için sağlam bir kazık görevi üstlenecek IMF ile anlaşma yapılacak. Bu anlaşma AB'den gelebilecek olumsuzluğu dengeleyebilir. Bir başka karar da, 14 Aralık'ta ABD Merkez Bankası'nın doların hızlı değer kaybının ardından daha hızlı bir faiz artırımına gidip gitmeyeceği. Faizlerin daha hızlı artacağının işareti, Türkiye'ye de akmakta olan uluslararası likiditenin daralmasına yol açabilir. FED'in faiz kararı, IMF anlaşması ve AB finali çakıştı. AB'nin kararı gri, FED'in kararı hızlı faiz artırımı yönünde olursa, IMF anlaşması bunu ne kadar dengeler? Yerlilere kalırsa sorun yok, ama yabancıları bilemem.
* Sonuç "Kadeh ile dudak arasında daha çok yol vardır" Yunan Atasözü
|