Bir efsanenin eriyişi
Bir zamanlar Amerika'nın en çok izlenen habercisi olan Dan Rather, CBS televizyonundaki haber sunuculuğu görevinden istifa etti. Amerikan seçimleri öncesinde gene sunucuları arasında bulunduğu 60 Dakika programında Başkan Bush'un askeri siciliyle ilgili verdiği bir haberin yanlış çıkması nedeniyle ünlü gazeteci hayli hırpalanmıştı. Daha önemlisi neredeyse iki haftaya yakın süreyle sahte olduğu anlaşılan belgelere dayalı haberi savunması prestijine ağır darbe indirmişti. Bu olayın yarattığı hasar, Rather'in üzerindeki baskılara dayanamayarak istifasını vermesine yol açtı. Rather, Amerikan bağlamında liberal olarak kabul edilen gazetecilerdendi. Amerikan televizyonlarının en eski, köklü ve etkili araştırmacı programı 60 Dakika bünyesinde de önemli dosyaları açmış, sahtekârlıkları, yolsuzlukları ortalıklara dökmüştü. Rather, yaşadığı dönemin ruhunu yakalayan ve o ruha uygun basın karakterlerinden de biriydi. Demokratlar'ın 1968 yılında Chicago'da yaptığı kurultayda dayak yedikten sonra kanlı yüzüyle kamera önüne çıkıp haberini vermi,ş Vietnam'dan Tiananmen'e, Bosna'dan Irak'a kadar haberin olduğu her yere gitmişti. Watergate skandalı hakkında yazdığı kitabı, bu dönemin referans kitaplarından sayılır. Amerikan sağının baş hedeflerinden birisi olan Rather, aslında son dönemde ülkedeki genel sağa kayıştan nasibini almış da sayılabilirdi. Haberlerindeki keskinlik törpülenmiş, 11 Eylül'den sonra ortalığı saran ortamda o da, savaş halindeki bir ülkede Başkan'ının sözlerini sorgulamayacağını söylemişti.
Her alanda sağa yöneliş
Ne var ki Dan Rather'in haber sunuculuğunu bırakması, yalnızca kendisinin kişisel biyografisi içinde değerlendirilebilecek bir olay değil. ABD'deki demografik ve sosyolojik dönüşüm, sağa kayış giderek ülkenin tüm yaşam alanlarında kendini gösteriyor. Yavaş yavaş ABD'de 1968 dönemine damgasını vurmuş şahsiyetler arka plana kaymaya başlıyor. Bugüne dek ülkenin söylemine, entelektüel hayatına hakim olan '68liler, ülkenin düşünce ve duygu atmosferini tanımlayabilme anlamında irtifa kaybediyor. Sağ ve yeni sağ düşünürler, fikirleriyle ön plana çıkıyor ve etkili oluyor. Arkalarına aldıkları sermaye desteği, kurmayı becerdikleri ittifaklarla toplumsal proje üretme tekelini ellerine geçirmeye başlıyorlar. Radyolarda sağcıların yaptığı programlar geniş dinleyici kitlelerini dalgalandırıyor, kablolu televizyon üzerinden yayın yapan muhafazakâr hatta gerici istasyonlar giderek izleyici sayılarını artırıyor. ABD'de medya sektöründe yaşanan muazzam tekelleşme, bu muhafazakârlaşmada, muhalefetin alanının daralmasında hatırı sayılır bir rol oynuyor.
Bir dönem kapanıyor mu?
Aslında hemen tüm Batı ülkelerinde 1968'in mirasının sorgulandığı bir evreye de giriliyor. Sosyal ve kültürel anlamda 1968'in gerçekleştirdiği bazı dönüşümler iyice kalıcı hale gelirken; o dönemin değerlerini yansıtan bazı yaklaşımlar da giderek sorgulanıyor. Hollanda'da Fas kökenli bir gencin film yapımcısı Theo Van Gough'u öldürmesiyle ortaya çıkan tartışmayı da 1968'in sırlarının dökülmeye başladığının bir göstergesi gibi okumak gerekiyor. 1968 kuşağının ve kuşağın değerlerine sahip çıkanların yapması gerekense nostaljiyle vakit öldürmek değil bugünün gerçeklerine uygun olarak yeni söylemler geliştirmek, tasavvurlarla ortaya çıkmak olmalı. Amerikan seçimlerinin yansıttığı gerçeklikle, daha şimdiden işaretleri belirginleşen gerici gündemle ancak böyle başa çıkılır. Dan Rather'in belki de hak etmediği şekilde ekranlara veda etmesini bir efsanevi dönemin sahneden ayrılmasının sembolü gibi görmek de mümkün.
|