|
|
Acı soslu bir kadın programı
Bugün pazar ve ben yine "light yazı" hakkımı kullanıyorum. Konumuz, kadın programları... Şimdiye kadar bu köşede "acı soslu" kadın programlarını pek çok kez "ciddi ciddi" eleştirdim. Ama bu kez niyetim işi biraz sulandırmak... Değerli okurum Hakan Eracun'un katkılarıyla, tatil gününüze biraz neşe katmak... Yazı her ne kadar "light" gibi görünse de, içinde "ağır" mesajlar da barındırıyor. Tabii sivrisinek sazından anlayanlara... HHH Televizyonda bir kadın programı... Üç kişilik kanepenin ucuna ilişmiş kadının kafasına bir kesekağıdı geçirilmiş. Kanepenin diğer ucunda bir kadın daha oturuyor. Onun maskesi yok, çünkü psikolog... Sunucu elinde bir tomar A4 kağıdıyla bir aşağı bir yukarı dolaşırken, zavallı kameraman onu çerçevenin içinde tutabilmek için ter döküyor. Programı izleyen konuklar tribündeki yerlerini çoktan almışlar. Saha ve hava şartları futbol oynamaya çok elverişli. Tribünlerde yaş ortalaması 45... Ama sabahın köründe dış cephe kaplama boyası kıvamında makyajları ve fönlü saçlarıyla orada nasıl hazır bulunduklarını anlamak mümkün değil.. Muhtemelen kuaförleriyle birlikte stüdyonun önünde geceden kamp kurmuşlar.
REJİM UĞRUNA Maskeli kadın anlatıyor: "Biz eltimgillerle beraber (Eltimgiller eklembacaklı yeni bir canlı familyası) evde çok kilo aldığımız için TV'deki recim proğramını uygulamaya karar vidik. Atgirsin recimini seçtik. Her şey onunla başladı zaten... Eltim yeni doğumdan çıkmıştı. Onun için aslında o soktu aklıma bu Atgirsin recimini... Sonra işte bizim adamların bize vidiği pazar parasıynan pazara çıktık. Atgirsin recim programında yimemiz gerekenleri aldık. " Sunucu: E ne var bunda? Kadın: Dur anlatcam şimcik. Önce 2 kilo brokoli, 100 gram rokfor peyniri, bi de suçi mi nedir Japon balığı yapmak için filedolu balık aldık. Filedolu balık pahallıydı. Ben madem Japon balığıymış, aha şurdaki akvaryumcudan alalım, ucuza gelir didim ama eltime dinletemedim. Ağşan olunca yimek saati bizim herifler hep birlikte eve geldi. Masaya oturduk. Tabii bizim ayılar alışmış soğanı kırıp batateze bandırmaya, haşlanmış brokoli, filedolu Japon suçisi bi de hafif peynir tabağını görünce olanlar oldu. Benim herif, "Bu neyin?" deye sordu. Ben de "Atgirsin recimi" deyince "Ben şimdi sana at mı girsin eşek mi sorarım" diyin tekme tokat girişti... Sunucu: Galiba bir yanlış telaffuz var. Ben Atkinsin diye biliyorum ama? Kadın: Valla bacım, ne girerse girsin, yaptık bir hata yedik sopayı işte... Aha ben bu heyvandan boşanmak istiyorum. Başka yolu yok. Psikolog devreye giriyor ama biraz telaffuz sorunu var: Hanfendinin eşinde toplumsal olgulağı kığamama gibi biğ oluşum sezimliyoğum. Dağ geliğli aileleğde bu duğuma çok sık rastlanıyoğ. Bence hanımefendi kendisi kaşınmış. Mutlaka biğ evlilik danışmanına müğacaat etmeliydi.."
KOCASI CANLI YAYINDA O sırada kahvede pişpirik oynarken canlı yayında karısını sesinden tanıyan koca telefonla programa katılır: "Aloo... Aloooo..." Sunucu: Buyrun efendim. Siz mağdurenin eşisiniz değil mi? Adam: Mağdure değil bacım mevtanın eşiyim. Sunucu: Ne mevtası efendim, yanlış anladınız herhalde... Adam: Hayır hayır, beni cümle aleme rezil etti ya bu avrat, onu ben bu akşam mevta etmezsem, antieycing olayım... Psikolog söze karışır: Efendim antieycing için psikolojik duğumunuz elveğişli göğünmüyoğğ.. Aslında siz... Adam: Bak hala konuşuyo. Hem R'leri söyleyemiyo hem de benim yarım akıllı karıya akıl öğretmeye kalkıyo... Kelin ilacı olsa başına sürer hanım... Sen önce kendi kilolarına bak. Şişkooo... Şimdi oraya gelirsem, bir de o üçüncü sıranın sağında oturan kadın, Allah senin de cezanı verecek. Bak hala dudakları kıpırdıyor.. Sıkıyosa kaçmayın lan, on dakkaya kadar ordayım... Kesekağıtlı kadın pişman olur: Ahmet'im, yiğidim ben ettim sen etme. Vallaha bi daha sözünden çıkmam. İster atgirsin, ister eşek çıksın, billa artık sana sormadan bi şeycik etmem. Erim, aslanım benim... Sen soğanını al gel de ben sana bi kuru fasulya pişirem, he mi yiğidim?
|