Saatli bir bomba!
Gazetecilik ciddi bir tehditle karşı karşıya. Acil bir önlem alınmazsa, kadrolarında 212 Sayılı Yasa'dan yararlanan çalışanlara yer veren veya çalışanların aldığı ücreti olduğu gibi bordrolarında gösteren kurumlar ya olmayacak veya bunu yapan kurumlar ayakta kalamayacak. 212 Sayılı Yasa, daha doğrusu bu yasanın çalışanlara tanıdığı hakkı kötüye kullananlar yüzünden gazetecilik mesleğinin geleceği çok parlak görülmüyor. Biz gazeteciler, kendi dışımızdaki ticari ilişkiler, kazançlar veya taleplerle ilgili haber verirken veya yorum yaparken çoğu zaman keskin yargılar ileri süreriz. Bu yargılarımız çoğunlukla acımasızdır. Çünkü bu yargı ve yorumları kamu yararını korumak amacıyla yaptığımıza inanırız. Ticari ilişkiler ve kazançlardaki fahiş rakamlar basındaki keskin tavırlar yüzünden kamuoyunun da büyük tepkisini çeker. Bu tepki, fahiş kazanç yollarının önündeki en büyük engeldir. Mesela herhangi bir alacaklının (banka, ticari firma gibi) bir alacak talebine günlük yüzde 5, bir yıllık yüzde 1825 gibi inanılmaz bir faiz işleterek 1 milyar Türk Liralık bir alacağını 1 trilyon Türk Lirası olarak talep etmesi durumunda, atacağımız başlıklar en iyimser tahminle "Ballı Faiz", "Faiz mi, zulüm mü?" gibi mahkum edici başlıklar olacaktır. Çünkü faizin ülkenin ekonomik gerçekleriyle uyumlu olması gerekir. Peki, enflasyonun yıllık yüzde 10'un altında seyrettiği bir ortamda dünyada eşi görülmeyen günlük yüzde 5 gibi bir faiz oranını talep edenlerin kendi meslektaşlarımız; gazeteciler olması durumunda bunu normal mi kabul edeceğiz? Okuyanların gözlerine, duyanların kulaklarına inanamayacağı bu faiz oranı, "Basın mesleğinde çalışanlarla çalıştıranlar arasındaki münasebetlerin tanzimi hakkındaki kanun"un 14'üncü maddesi ile gazeteci ücretlerinde ödenecek faiz olarak düzenlenmiş. 27 Mayıs rejiminin gazetecilere tanıdığı bir imtiyaz olarak 1961 yılında 212 sayılı kanunla düzenlenen bu inanılmaz, akıl dışı faiz oranı bugüne kadar yürürlükte kalmış durumda. Maalesef inanılmaz bu faiz oranı, şimdi mesleğimizde "Yüzde 5 zenginleri" sınıfı doğmasına yol açacak şekilde istismar edilmeye başlandı. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin bazı kararlarından istifade etmek isteyen mesleğimizdeki bazı kişiler, organize şekilde hareket ederek, yüzde 5 faiz hesabıyla trilyonlarca liralık fazla mesai ücreti davaları açmaya başladılar. Mahkemelerin bu yönde karar vermesi durumunda; mesleğimizde "belki yasal ama haksızlığı açık" olan servetlere sahip olmayı hedefleyen istismarcıların doğması kaçınılmazdır. Bu akıl dışı, hak ve adalet dışı durumlara yol açılmaması, gazeteciliğin, haksız servet peşinde koşan istismarcı bir meslek olmaması açısından ya yargının yüzde 5 organizasyonlarına dur demesi ya da Meclis'in bu mantıksız ve eşitsiz yasa maddesini acilen değiştirmesi gerekmektedir. Ancak bu sayede basın ve yayın kuruluşlarının ayakta kalabilmesi ve gazetecilik mesleğinin onurlu bir şekilde icra edilebilmesi mümkün olabilecektir. Bu yazının başta SABAH olmak üzere birçok kurumdaki arkadaşlarımı kızdıracağını, rahatsız edeceğini biliyorum. Ancak, 212 Sayılı Yasa'nın bugünkü uygulaması, bu arkadaşlarımızın haklı yasal taleplerinden bile faydalanamayacağı bir ortama doğru sürüklüyor Türk Basını'nı. Çalışanların yasal haklarını, emeklerini koruyacak, ancak kurumları iflasın eşiğine sürüklemeyecek bir ortak nokta bulunmazsa, korkarım kaybeden yine çalışanlar olacak.
|