| |
|
|
Bulutların üzerinden..
Film gerçekten bulutların üzerinde başlıyor.. (Head in the Clouds/ Bulutların Üzerinde..) Ortada müthiş bir Charlize Theron va r.. Cani'deki çirkin değil, Şeytanın Avukatı'ndaki çıtır yeniden.. Ve de nasıl müthiş oynuyor, 34 yaşından öteye gitmeyeceğini bilen genç kadını.. Gene Oscarlık.. Filmin başında nedense tüm eleştirmenlerin gözünden kaçan bir el falı sahnesi var.. Charlize'in niçin böyle özgür, niçin böyle her yeri, her şeyi ve herkesi tanımak için çılgın bir hızla yaşadığını anlatan.. Karakterin altını çizen.. "Niye böyle" sorusuna aslında hiç gerek bırakmayan.. Charlize'nin iki tutkusu var.. Biri Stuart Townsend .. Öteki Penelope Cruz .. 1930'ların dünyasında biseksüel bir tutku.. Birisi sağında, birisi solunda yatıyor.. En çok istediği de Stuart'ın, Penelope'den bir çocuğunun olması.. Film bu karmaşık ilişkiler üzerinde ilerlese.. O seyrederken nefes almaya kıyamadığınız ilk yarı üzerine gitse neler olacak?.. Hayır.. İkinci yarıda ilişkilerden vazgeçip Alman işgalindeki Paris'te bir Mata Hari'cilik oyununa düğümlenip kalıyor film.. Bulutların üzerinden, yerin dibine iniyor.. İlle giderseniz, ilk yarıyı seyredip çıkın, tadı damağınızda kalsın..
|