| |
|
|
Bu nasıl bir tablodur!..
Dondum kaldım, gazeteyi elime alınca.. Dondum kaldım.. Bu nasıl bir tablodur.. Dünyada "Acı"nın tablosu acaba bundan daha acı çizilmiş midir?.. 14 yaşında bir çocuk.. Kucağında bir bebek.. Kardeşi.. Önünde hurda bir araba.. Ön koltuğa sıkışmış iki vücut.. Biri ölü, öbürü ölüyor.. Annesi ve babası.. Çocuk kardeşine sımsıkı sarılmış bakıyor.. Nasıl bakıyor düşündünüz mü?.. Bakarken ne hissediyor?.. Bundan daha acı bir tablo çizebilir misiniz?.. Abidin Dino, hani o mutluluğu çizemeyen Abidin, bu acıyı çizebilir miydi?. Sabah son zamanlarda müthiş birinci sayfalar yapmaya başladı. Yaşamı olduğu gibi kapağa aktarıyor arkadaşlarım.. Canlı, yaşayan sayfalar yaratıyorlar.. Bu onlardan biri.. Birincisi.. En çarpıcısı.. Bir çocuk.. Bir bebek.. Ölü anne.. Ölmekte olan baba.. Çocuk bakıyor.. Donmuş bakıyor.. Acısı da dondu mu acaba?.. Bu tablo yaşadığı sürece gözünün önünde hep mi kalacak?.. Yaşamında çok derin yaralar mı bırakacak yoksa.. Yaşam artık onun için devamlı bir acı, bir zehir mi olacak?.. Bilmem.. Bilemem.. Bildiğim o resimde donan an.. Acının ne olduğunu anlatan o an.. Kim çekmiş fotoğrafı bilmiyorum.. İmzası yoktu.. Oysa olmalıydı. Acının resmini çeken adamı bilmek isterdim.. Trafik bu ülkede en büyük acı sebebi.. Bu acının suçlusu da bizleriz.. Yazan ben.. Okuyan sizler.. İnsan olamadık bir türlü.. İnsanca araba kullanmayı öğrenemedik.. İnsana saygıyı öğrenemedik.. En kibarlarımız bile direksiyona geçince vahşice hayvanlaştı.. Öldük.. Öldürdük.. Ama ders almadık.. Ama ibret almadık.. "Bugün başkasına, yarın benim başıma" diye hiç düşünmedik. Kazaları hep başkası yapardı çünkü.. Biz yapmazdık.. "İstanbul kara teslim oldu" diye yazıyor, şaşkın gazeteler.. Hangi kara, gafiller?.. Hangi kara.. İstanbul insana teslim oldu .. İnsansız insana.. Karda araba sürmek özel eğitim gerektirir. Demir Bükey'in üstün sürüş teknikleri sınavından geçmelisiniz mesela.. Hem de ne cehennemi kar yağarken, hepimiz arabamızla sokağa atıldık. Karda olması gereken zincir hiçbirimizde yoktu. Ama kabak lastikler vardı.. Karda taşınması gereken takoz ve çekme halatı mı?.. Güldürmeyin beni.. Onlar da ne?.. Unutalı çok oldu.. Özellikle bozuk havalarda birbirimize çok yardımcı olmamız gerekirken, gerzekçe uyanıklığa heveslendik. Her yöne ayni anda dalarak trafiği hemen her kavşakta kilitledik.. Hiçbirimiz bir adım geri basmayı düşünmediğimiz için arkamız da giderek yığıldı.. Artık geri de basamaz hale geldik. Kördüğüm olduk.. Polis gelip açabilirdi ancak.. Ama gelemezdi.. Nerden gelecekti?.. Yol mu bırakmıştık polise.. Otoyolların can kurtarmaya, itfaiyeye, polise ayrılmış şeritleri, bu uyanık (!) hayvanlar, haysiyetsizler, şerefsizler tarafından işgal edilmiş, emniyet şeritleri de kitlenmişti. İnsan denen hayvanlar İstanbul'u felç etmişti.. Kar değil.. Adam olsaydık.. Kurallara uysaydık.. Birbirimize saygılı, birbirimize yardımcı olsaydık, kar trafiği biraz yavaşlatırdı o kadar.. Kilitlemez, kördüğüm yapmazdı.. Trafiği çileden kar değil, biz çıkardık.. Kendimizi insan, kendimizi adam sanan bizler.. Kendimizi trafiğin içinde bulunca hayvanlaşmamızı önleyemezsek, böylesine "Acı" tablolarını yol kenarlarına daha çok asarız biz!..
|