|
|
Sinir bozucu kadınlar
Basit kadınlar hanımefendi muamelesi görüyor.
Üç yakışıklının tecrübeleri
Bu ara inanılmaz bir tempoda çalışıyorum. Çünkü tam 2005 yaz sezonu koleksiyonlarının bitme, 2005-2006 kış koleksiyonlarının da hazırlama zamanı; bileğe kuvvet, çizittir dur. Dün gece yine böyle yorgun perişan eve gelip kendimi koltuğa attım. Müthiş bir müsli hazırladım ve bir taraftan onu kaşıklayıp bir taraftan da çok keyifli bir film seyrettim. Filmde adamın eski karısına telefonda söylediği bir laf inanılmaz hoşuma gitti: "Bir insanı çöplükten çıkarabilirsin ama içindeki çöplüğü asla çıkaramazsın." "Vay be" dedim ne doğru laf. Hakikaten insanların görünüşleri, oturduğu semtler, kılıkları, takıları saatleri değişebiliyor ama içlerindeki avamlık, zevklerindeki basitlik, görgüsüzlükleri aynı kalıyor. Halbuki siz kalıplarına bakıp "Hah tamam işte olmuş bu" dediğiniz kişi, bir anda yaptığı bir hamleyle "hala aynı yerde aynı zevksizlikte" olduğunu kanıtlıyor size. Nereden mi buraya geldim, şuradan... Geçen cuma akşamı çok sevdiğim üç-beş dostumla sokaklara çıktık. "Önce iş çıkışı bir şeyler içip, sonra da yemek yiyelim" diye düşündük. Düşünüp tercih yaparken de bir hayli zorlandık. "Şöyle rahat bir şeyler içebileceğimiz, etrafta motorize birliklerin sonradan görme adamların olmadığı bir yer olsun" dedik ve Markiz'de bir şeyler içip, sonra da Tai Pera'da yemek yemeğe karar verdik. İnanılmaz keyifli bir geceydi. Çünkü İstanbul'un bence en yakışıklı, en karizmatik, üstelik de en centilmen üç erkeği bizimleydi. Onlarla eskilerden, İstanbul'un ve çevresinin mekanlarından, ne kadar değiştiğinden; baştan da dediğim gibi etrafımızın kalıpları görünüşte düzelmiş ama içleri hala kof insanlarla dolu olduğundan konuştuk. İnanılmaz güldük. Benim eski bir erkek arkadaşım vardı, çok tatlı, çok karizmatik biriydi; fakat mütemadiyen bana yalan söylerdi. Doğrusu beni çok mutlu etti ama sonradan öğrendiğime göre benimle beraber bütün İstanbul'u da mutlu ediyormuş. (Aliciğim kulakların çınlasın.)
BİZLER RAHATSIZIZ! Ben eski erkek arkadaşımla yaşadıklarımı bu grupla hep paylaşırdım ve çok eğlenirdik. İşte bunları tekrar yad ettik. Masadaki arkadaşlarımdan Emir - ki bence müthiştir- "Kızım sen de Mercedes'ten Volkswagen yaratmaya çalıştın, olur mu? Mercedes'te motor güçlü; karda gider izini belli etmez. Kaporta sağlam. Hal böyle olunca da talibi çok oluyor. İdare edeceksin" dedi. Neyse biz o gece bu üç müthiş yakışıklının tecrübelerini, eski İstanbul gecelerini, ilişkilerini dinledik. Hakikaten eskiden geceleri sokağa çıkıp, okuldan, semtinden tanıdığın insanlarla karşılaşmak, sana yakın insanlar görmek ne büyük lüksmüş meğer. Evet bizler artık rahatsızız. Bir takım basit kadınların hanımefendi muamelesi görmesinden; hiçbir kalitesi olmayan adamların gece hayatında sadece "Paraları var" diye yerlere kadar eğilerek karşılanmasından rahatsızız. Ve onlarla aynı ortamda eğlenemiyoruz. Bizler eski, menfaat gözetmeyen kadınların ve erkeklerin salt birbirlerinden hoşlandıkları, aşık oldukları için ilişkide oldukları, paranın ve seksin bu denli konuşulmadığı daha düzeyli yaşanan günleri özlüyoruz. Geriye bakmaktan hoşlanmam aslında. "Geçmiş ve gelecek diye bir şey yoktur. Zaman sonsuz bir şimdiden ibarettir" diye kendimi aldatmaya çalışırım. Ama bazen nostalji ciğerimi dağlar, "cızzz" diye. İnsan bilmediği tadı özler mi, özlemez! Şimdiki çocuklar için tek tesellim bu. Onların karşılaştırma şansı olmayacak. Çünkü onlar bu tip kadınlarla, bu tip erkeklerle büyüyecekler ve bizim kadar yadırgamayacaklar.
İlişki Cadısı AYŞE
|