| |
|
|
İlahi adalet
Uşak'ta "ılıman bir kasım günü..." Arkeoloji Müzesi'nin bahçesinde "binlerce yıllık kalıntıların" üzerine oturduk. Müze müdürü Kazım Akbıyıkoğlu ile sohbete koyulduk. "Müdür bey" dedik: - Tünel kazıp, 2.500 yıllık mezara girenler... Karun'un ve kraliçenin mücevherlerini çalıp, satanlar ne oldu? Kazım bey bir iç geçirdi: - Orası uzun hikaye... Şu kadarını bilin ki, onmadılar... Zamanınız varsa anlatayım.
*** - Mezar odasına girenlerden biri Güre Köyü'nden Durmuş Ersoy'du... 125 parça eser onun evinde saklanmış... Yakalandığında, eserlerin çoğu ABD'ye kaçırılmıştı. Sadece biz değil, çevremizde toplananlar da dinliyorlardı. Müdür bey devam etti: - Yattı, çıktı sonra bu Durmuş Ersoy çok zengin oldu... Otobüsler aldı... Ama günün birinde felç geçirdi, yatalak hale geliverdi. Hepimiz kulak kesilmiştik. Kazım Akbıyıkoğlu noktayı koydu: - Mezardan Karun'un Hazinesi'ni çalan Durmuş Ersoy acılar içinde kıvranarak öldü... Ölmeden önce vücudu çürümüştü.
*** Müze müdürü: - Durmuş Ersoy'un bir oğlu, bayram günü boğazı kesilerek öldürüldü... Bir oğlu trafik kazasında öldü... Üçüncü oğlu Avusturya'da trafik kazası geçirdi, öldü.
*** Karun Hazineleri'ni soyanlardan biri de "Ordulu Mustafa" imiş (Güre Köyü'nden). - O ne oldu müdür bey? - Tek oğlu vardı, intihar etti... Eşinden ayrıldı... Sonra kayıplara karıştı... Köye döndüğünde perişan haldeydi.
*** Mezara girip mücevher çalanların başına hep "benzer şeyler" gelmiş. Kimi "akıl hastanesine" düşmüş. Kimi "altını tutamaz, gördüğünü tanıyamaz" hale gelmiş. Müdür bey: - Bir Demirci Osman kaldı... Güre Köyü'nde... Aklı gidip, geliyor... Kimseyle görüşmüyor... Kendi, kendine bir şeyler konuşuyor. - Ne konuşuyor? - Bir yerde 40 deve yükü altın var diyor... Altının yerini biliyorum diyor... Hayal kuruyor... Dedim ya, akıl bir gidiyor, bir geliyor... Ne dediğini, ne yaptığını bilmiyor.
*** Müze müdürü "anlattı, anlattı, anlattı." Mezar soyguncularından Ali Bayırlar'ın "başına neler geldiğini, hangi rezillikleri çektiğini, acılar içinde nasıl inleye, inleye öldüğünü" anlattı.
*** - Teşekkürler müdür bey... Bize müsaade. - Güle, güle gidin... Mezardan hazine çalanın da, devletin hazinesine el uzatanın da sonu hüsran... Soygundan sonra yakalanan, hakkında dava açılanların akıbetlerini araştırdım... Sonları hep aynı.
*** "Allah'ın takdiri... Allah'ın adaleti" denilen şey bu olsa gerek.
|