| |
Dört yaşında annesiz kalmak
Orta-Doğu, yaşamın devlet eksenli bir siyaset etrafında üretildiği bir bölge... İnsan yok... Vatan, devlet, sınır, ordu, bayrak; tüm bu kavramlar "insanın mutluluğunu" hedeflemiyorsa, o zaman o toprakların egemenlerinden başka kimin işine yarıyor? İnsan odaklı bir aranış siyasi ihtirası tatmin etmeye yetmediği için yok sayılıyor.
*** Topraklarından sürülüp atılan Filistin halkının bugünkü dramında "siyasal ihtiras" kadar "Filistin insanının" yaşamı da söz konusu edilse, durum nasıl olurdu? Filistin siyaseti kuşaktan kuşağa yaşamlarını tüketen Filistin halkına ne getirdi, ne götürdü? Arafat'ın ölümü ardından yapılan genel değerlendirmeler, yaşanan süreci Filistinli "yönetilenler" açısından irdeler görünmüyordu. Filistin halkının penceresinden bakan, yönetilenler cephesinden olup biteni anlatan yaklaşımları bir tek Erdal Güven kendi yorumuna katmıştı. Filistinliler'in kendi aralarındaki güç çekişmelerinin ulaştığı boyutun, Filistin-İsrail çatışmasını aştığı gerçeği... Batı Şeria'da yaşayan 2.2 milyon Filistinli'nin 2001 yılında yüzde 22'si yoksulluk sınırının altında yaşarken, bu oranın şimdi yüzde 50'ye çıkması. 1.3 milyon nüfuslu Gazze Şeridi'ndeki Filistinliler'in ise yüzde 68'inin yoksulluk çizgisinin altında kalması. Arafat'ın servetiyle ters bir durum vardı kısacası...
*** Geçenlerde yapılan bir açıklama, "her şeyin şiddetle çözüleceğine" inananlar arasında Türklerin yüzde 56 ile en önde olduğunu söylüyordu. Şaron'un tavrı, Arafat'ın ölümünden sonra İsrail Adalet Bakanı Yosef Lapid'in demeci, Filistin'deki "ölmeyi, iyi yaşamaya" yeğleyen ölüm siyaseti taraftarları, Orta-Doğu'nun da "şiddete tapan" bir bölge olduğunu gösteriyor... Ölüme doğru koşmak, insanı mutlu etmek hedefinden daha reel oralarda. İsrailliler Filistinlileri aşağılamak ve ezmek karşılığında kendi huzurlarından ve mutluluklarından vazgeçerken, Filistinliler intikam için kendi hayatlarından vazgeçiyorlar. İki tarafında yöneticileri insanlarını mutluluğa doğru değil ölüme doğru götürüyorlar... Filistin davasının efsanevi lideri haline gelen Yasser Arafat için, ölüm acısı azaldıkça daha gerçekçi yorum ve tespitler de yapılacak hiç kuşkusuz... Ben, dün Arafat'ın yaşam hikayesine bakarken, onu lider olarak değil bir "insan" olarak keşfe çalıştım. Yaşam kronolojisinin ikinci durağında sarsıldım, dört yaşında annesini kaybeden bir çocuk ile karşılaştım... Ancak, altmış altı yaşında bir kız çocuğu sahibi olmaktan çekinmemesi ile de irkildim. Annesiz büyüyen bir çocuk, babasız büyüyecek bir kız çocuğu üzerinden hayat ile hesaplaşmak gibi bir şuuraltına sahip olabilir miydi?
*** Filistin-İsrail sorunu, Bill Clinton'un 20 Temmuz 2000 yılındaki girişiminden daha ileri bir noktaya gidebilecek mi, yoksa bugünkü İsrail yönetiminin vahşeti ile Filistinli grupların güç çekişmesi arasında uçuruma doğru mu yuvarlanacak? Annesiz büyüyen Muhammed Abdürrauf Arafat El-Kudva El Hüseyni, yani Yasser Arafat... Babasız büyüyecek olan Arafat'ın kızı Zahva... Orta-Doğu annesiz ve babasız büyüyen çocukların acılı mekanı olmaya devam ettikçe, yönetim ihtirası alevlenecek, bireylerin mutluluğu ise hep Kaf Dağı'nın ardında kalacak... Dileriz, yaşam Orta-Doğu'da annesiz ve babasız çocuklar üretmeye son veren bir mutluluğun ışığını yakar...
|