Enseyi karartmayalım!
Toplum olarak olayları sağlıklı olarak analiz etmekte ciddi sorunlarımız var. Sürü güdüsüyle ve akıldan uzak duysallıkla bir uçtan bir uca sürükleniyoruz. Fenerbahçe'yi tartışırken de aynı kısır döngüdeyiz. 3 ay öncesinin müthiş takımı ve övülen yönetimi 2 mağlubiyet sonrası bugün istifaya çağrılıyor. F.Bahçe medyası ve onun yönlendirdiği camiası son dönemde iyi bir sınav vermedi. Bozgun edebiyatı hâlâ prim yapıyor. Kimsenin enseyi karartmaya, kötümserlik havası yaymaya hakkı yok. Ancak bunun yanısıra bu eleştirilere de "Sen kimsin?" yaklaşımıyla cevap vermek de hep dillerdeki dünya kulübü normlarına da, medeni ilişkiler normlarına da hiç uymuyor. F.Bahçe kadrosu bugün ülkenin en iyi ve yaş ortalaması itibariyle ileriye en ümitli bakabilecek kadrosudur. F.Bahçe mali açıdan ülkenin en güçlü kulübüdür. Tribün satışları, sponsor katkıları, bilet ücretleri, Fenerium gibi muhtelif kaynaklarını da en iyi şekilde yaratan kulüptür. Tesisleşmede Türkiye'nin en önde gelen kulübüdür. Bu gerçeklerin yanısıra taraftarın artık yerel başarılarla yetinmeyip mutlak olarak Avrupa'da başarıyı istemesi de bir başka gerçektir. Bu hedefle yola çıktıktan sonra mahallemizde lüks arabamızla gezip hava atarken kendimizi Formula 1 pistinde bulunca şaşırdık. Şampiyonlar Ligi ile yerel ligimiz arasında dağlar kadar fark var. Bu kadro Şampiyonlar Ligi'nde daha üst basamakları zorlayabilecek bir kadro değil. Dün Ortega, bugün Alex, yarın da bir başkası kurban edilir ama sistem değişmezse kader de değişmez. Teknik direktör için de aynı şey geçerli. "Daum'un her dediğini yapıyoruz" demek yetersizliktir. Daum ve onun kimi yaklaşımları bu takımın önemli bir sorunudur. Ama aynı zamanda Daum konusunda yönetimin de basiretsiz olduğu bir gerçektir. Bazı yöneticilerin Daum için yakın çevrelerine ve yakın gördükleri basın mensuplarına söylediklerini yazsak hakkımızda ağır tazminat davaları açılır. Çok elzem olmadıkça sezon ortasında teknik direktör değişimine karşıyım. "Pandora'nın Kutusu" umarım sene sonuna kadar açılmaz.
|