|
|
İlhan Selçuk
Önce Türkiye'de gazeteciliğin tartışmasız bir numaralı duayeni İlhan Selçuk'un Cumhuriyet'te yayınlanan yazısını bir okuyun.. Sonra, ben de bir şeyleri paylaşacağım sizinle..
En Güvenilmez Meslek Hangisi?.. "Artık bazı şeyleri söylemenin ve yazmanın zamanı geldi.. Artık, yalaka olma hobisinden mustarip kıt beyinli kurnazların okuyucuyu aptal yerine koymalarına dur deme zamanı geldi.. Türkiye'de bütün araştırmalara bakın.. En güvenilmez meslekler grubu listesinin başında kimler var?.. Gazeteciler var... Niye gazeteciler var?.. Çünkü alem kör ve sağır değil.. Yıllarca bu meslekte gruplararası ticari savaşlar yaşandı.. Bu ticari savaşlar, gazeteler ve televizyonlar üzerinden yapıldı.. Okuyucuyu aptal zannedenler, attıkları manşetlerin, yazdıkları yazıların, televizyonda yaptıkları programların 'altında hangi hesapların yattığını' millet anlamaz zannettiler.. Oysa insanlar aptal değildi.. Anlı şanlı gazetelerin, televizyonların neyin aracı haline getirildiğini herkes fark ediyordu.. Haberlerinde tarafsız olması gereken gazetelerin ne hale düştüğünü okuyucu çoktan anlamıştı. Artık hangi yazının altında ne var, hangi amaç var, onun bulmacasını oyun haline getirmişti.." Yukarıdaki satırlar, Reha Muhtar'ın Sabah'taki köşesinden aktarıldı... Medyamızın gerçeğini tastamam dile getiriyor... En güvenilmez meslek gruplarının en başına gazeteciler bağdaş kurup oturmuşlar... Aklı başında birine gidip de 'gazeteci' dedin mi soruyor: -Gazeteci mi tetikçi mi?.. Mesleğin gerçekten de üç kuruş otuz paralık saygınlığı kalmadı. Tetikçilerin banka cüzdanlarındaki sağdan bol sıfırlı hesapları şişti, villalarının kapısında bekleyen lüks arabaların sayısı arttı. İyi ki bizim Uğur Mumcu bu günleri görmedi; "araştırmacı gazetecilik" türünün bu denli kötüye kullanılıp şantaj aracı, çıkar silahı, patronun amacına uygun yalan dolan yöntemi olarak ilginç bir mesleğe dönüştüğünü görse ne yapardı?.. Tetikçi, en kısa tanımıyla gazeteciliğini patronun hesabına ve çıkarına kullanan kişi demektir. Artık tek gazete de kalmadı... (Cumhuriyet bu alanda tek!) 1990'lı yıllarda, medya kesiminde, yapısal bir değişim gerçekleşti. Sonuçta ortaya kimi koşullar çıktı; medyada bir patrona bağlı diyelim ki beş altı gazete var; tek merkezden yönetiliyorlar.. Birlikte kampanya açıyorlar. Birlikte yayın yapıyorlar.. Yorumları bir.. Sermaye yapısı, gazetelerin nasıl yayın yapacaklarını belirliyor. Ancak bu işlerin kokusu öylesine yayıldı ki saklamak gizlemek olanaksız... Reha Muhtar haklı: "Çünkü alem kör ve sağır değil!.."
İlhan Selçuk'un yazısı burada bitiyor.. Bazı yazarlar ve insanlar vardır.. Hayatta bir "duruş" sahibidirler.. Yalama olmuş ilişkilerin, cıvıklaşmış hayatların karşısında tek başlarına da kalsalar duvar gibi dururlar.. Üzerlerine esen rüzgar ne kadar sert olursa olsun, o duvar yıkılmaz.. Toplumun, paradan ve güçten destek alarak kabadayılık yapmaya çalışan en yozlaşmış unsurları bile, bu duvarı geçemezler.. Onun için onların adı İlhan Selçuk, gazeteleri CUMHURİYET'tir..
|