Şaibeli demokrasi
Dünyanın en gelişmiş demokrasisi" denilen, kendini dünyaya demokrasi öğretmekle yükümlü sayan ABD'de "demokrasi" buysa, yüzyılların insani değerlerini taşımış olan bu kavram üstüne daha derin düşünmenin yeridir. "Her insan bir oydur" ilkesini bile reddeden Anayasa Mahkemesi... Milyonlarca insanın hiç ilgilenmediği oy verme süreci... Birkaç bin, bazen birkaç oyla bir eyaletin tüm seçmenlerini hediye eden çoğunluk anlayışı... Oy verebilecek, çoğu siyah en az 2 milyon kişiyi reddeden bir eşitlik karikatürü... Bir şekilde cezaevine bulaşmış herkesi, ki çoğu yine siyah, seçmenlikten dışlayan eyalet yasaları... 100 senatörün arasına sadece bir siyah (tarih boyunca üçüncü) sokabilen eşit fırsatlar ülkesi! Irak'ta ya da Afganistan'da demokrasinin olup olmaması elbette o ülke halkları için önemli ama, ABD'de demokrasinin "nasıl olduğu" tüm dünyayı ilgilendiriyor, etkiliyor. Ve karşımızda "iki ABD" mevcut.
*** İki partili tahterevalli sisteminin ötesinde, bu kez ciddi ayrım şuydu: Abartılı güvenliği öne çıkaran, en geri değerlerin koalisyonunu temsil eden ve çok fazla cana mal olan onca yalan söyleyen bir başkanı onaylayıp onaylamamak. "ABD'nin bir yarısı" bunu kuvvetle onayladı. Üstelik onu bir önceki seçimden daha da güçlü çıkararak. Halk oyları ile Senato'da da çoğunluk vererek. Buna karşılık, "bir başka ABD" ise karşısında cephe aldı. En azından, dünyanın geri kalanının endişelerini de paylaşarak. Yoksa, geçmişi hem "kahraman asker" hem de "savaş karşıtlığı" sahneleriyle dolu olsa da, Kerry de sonuçta "savaşa evet oyu vermiş" bir adaydı. Keskin ayrım; ABD'nin, dünyaya, kendi içindeki yoksullara, dünyanın doğal dengesine, başka halklara, kültürlere, başka devletlerin görüşlerine daha sorumlu, daha tahammüllü, daha adil bakıp bakamayacağı ekseninde oldu.
*** Ve ABD ahalisinin.. En geri, en bağnaz... Dünyaya en ilgisiz... Dünyaya dair en bilgisiz... En tahammülsüz ve hoşgörüsüz... Doğru bilgiden çok hurafelere en yatkın... Başka kültürlere, dinlere en yabancı... Irkçılığın, faşizan düşüncelerin kıyılarında en çok dolaşan... Vahşi kapitalizme en tutkun... Çevre sorunlarından en bihaber... Altta kalanın canı çıksın zihniyetine en vurgun... Başka halkların, insanların hayatlarına en duyarsız... Linç, idam, intikam, yağma, korku kültürü ile en donanmış... Yalanlara en çok kanan ve o noktada en çok inat eden... Dünyayı ve hayatı en basit, en bayağı şablonlarla izah edip onlarla en çok yetinen... Amaç için her türlü aracın kullanılmasını en çok seven... Güce, kuvvete en çok tapan... Silahlanmayı ve savaşı en çok seven... Düşeni tekmelemekten en az çekinen... İnsan hakları, bireysel tercihler, özgürlükler konusunda en katı... Demokrasi kültürü ve felsefesinden en nasipsiz kesimlerinin oyları " Cahil-cüretkar kovboy Bush ve cin çetesi" namında bir havuzda toplandı. Oradan taşanlar ve taşacaklar, asla daha iyi, daha insani, daha adil bir dünya vaat etmiyor! ABD gerçekten demokratikleşene kadar. AB adayı bile olamayacak bir "anti-demokratik" ABD var; farkındasınız, değil mi!
|