|
|
|
|
|
ABD filozofa değil generale oy verdi
|
|
Amerikan taşralısını ve muhafazakârlarını en iyi bu sözler anlatıyor; Bush da seçimi böyle kazandı.
Bu seçim bir tür ruhani savaş gibi algılanıyor. Kazananların sevinci ağlayarak yaşaması bundan: "İşte ancak şimdi kötü adamlara cevap vermiş olduk."
ŞEYTANI KOVDUK Cumhuriyetçiler'e göre halk terör şeytanını kendi toprağından uzaklaştırıp Felluce'ye taşıyana oy verdi. Kerry filozoftu diye düşünülüyor, Bush ise general; "Amerikalılar generali seçti."
Kötü adamlara verilen mesaj: 4 yıl daha Bush
ABD'lilerin neden yeniden 'Bush' dediklerinin yanıtı 11 Eylül'de yatıyor. Kerry'yi fazla entelektüel bulan seçmen filozofa değil, generale yöneldi.
Yarı ağlamaklı üslupla söze başladı: "Tanrıya şükürler. Bu son neden önemli biliyor musun? İşte ancak şimdi kötü adamlara cevap vermiş olduk. Kötülere mesajımız 4 yıl daha Bush. Boyun eğmedik. Amerikan imparatorluğunun, daha doğrusu pax-Amerikana'nın çöküşünü engellemenin tek yolu Bush'un kazanmasıydı. Dünya için çok iyi oldu." Dayanamayıp sordum "Mesaj vermek istediğin kötü adamlar kim? Bin Laden mi yoksa Michael Moore ya da Jacques Chirac mı?" "Kötüler iki seviyede. Birincisi Bin Laden, Zarkawi ve İran'daki mollalar. İkincisi de Chirac'lar, Moore ya da Avrupa'daki solcular." Seçim gecesi, Manhattan'da Wall Street Journal gazetesinin üst yöneticilerinden birinin evinde bir partideyim. Papyonlu garsonlar, şampanya, salonun iki ucunda da televizyon ekranları. Buraya gelmeden önce, Demokrat Partili bir kaç arkadaşla buluştum. Keyifliydiler. Ama gece ilerledikçe ibre Bush'- dan yana döndü. Wall Street Journal ekibi ise silme muhafazakar. Gittikçe şenleniyorlar. Biraz ötede Ted Olson var. Ünlü avukat, tartışmalı 2000 yılı seçimlerinde Florida'da Bush'un avukatıydı. Daha sonra karısını 11 Eylül'de Pennsylvania'ya çakılan uçakta kaybetti. Zavallı adam. Fox News'e yapışmış heyecanla eyaletlerden gelen sonuçları takip ediyor.
BU DİYALOG NEDEN ÖNEMLİ? Lafladığım ise gazetenin başyazarlarından biri. Bu diyalog önemli çünkü Irak'taki batağa ve Bush'a karşı duyulan evrensel nefrete rağmen, Amerikalılar'ın neden yeniden Bush'- a yöneldiğiyle ilgili önemli ipuçları taşıyor. Amerikan taşrası ve muhafazakar kesim, Irak'tan Afganistan'a kadar yeryüzünde "kötülerle iyiler" arasında bir "medeniyet savaşı" yaşandığını, bu savaşı kazanmazsa ABD'nin yokolup gideceğini düşünüyor. Bush'un neden seçildiğini anlamak için, bu duyguyu anlamak, yeniden 11 Eylül'e dönmek gerekiyor. Sokaktaki Amerikalı için, yeryüzü bu ülkeyi yoketmeye andiçmiş kötülerin olduğu "tehlikeli" bir yer. Bu bir varoluş mücadelesi. Bush çok başarılı bir cengaver değil. Ama 11 Eylül'den bu yana Amerika'ya başka saldırı olmadı. Beyaz Saray bunu "Çünkü biz kavgayı bu topraklardan uzaklaştırıp kökenine, Felluce'- ye, Mezar-ı Şerif'e taşıdık. Biz orada savaştığımız için siz güvendesiniz" diye pazarlıyor.
KÖTÜ ADAMLAR DÖVÜLMELİ Gariptir ki bu seçimde her iki parti de, yarı "dini" bir üslupla kendi adayını "insanlığın geleceği için şart" diye lanse etti. Konuştuğum köşe yazarına göre "Dünya tehlikeli bir yer. Yeryüzünü yaşanabilir kılan tek şey, bizim ara sıra çıkıp kötü adamları dövme kararlılığını göstermemiz. Şimdi bizim korkup kaçmayacağımızı gördüler." Milyonlarca sıradan Amerikalı gibi meseleyi böyle görürseniz, "gri"lere takılmadan "siyah-beyaz" arasında tereddütsüz seçim yapabilen lideri istersiniz. Bu tabloda John Kerry, tüm devlet adamlığı tecrübesine rağmen fazla entelektüel, fazla kararsız gözüktü Amerikalılara. "Varoluş mücadelesi" psikolojisinde, filozofa değil, generale yöneldiler.
|
|
|
|
|
|
|
|
|