|
|
|
|
|
Ebru uyan, uyan aşkım
|
|
'BAKIN ben Türkiye'nin en büyük CSM firmalarından biriyle iş yapan bir telefon firmasının sahibiyim. Ve olay günü o firmayla toplantı halindeyken saat 12.00'de Ebru beni arıyor. Hani annesinin olaydan 1 hafta önce kayboldu dediği telefonla arıyor hem de. Anadolu'dan Avrupa yakasına geçip geçmeyeceğimi soruyor. Toplantıdayım canım diyorum. Kapatıyor. Sevimli muzip laflar söyleyerek kapatıyor hem de. O gün daha pek çok görüşmelerim var. Derken bir arkadaşım Ebru'yu arıyor. Ebru telefonun YES tuşuna basıp dinlemesini sağlıyor. Gelen seslerde boğuk bir erkek sesi var; "Korkmayın size zararımız dokunmaz. Siz bizim bacımızsınız!"
HEDEF BENİM AİLEM Ebru telaşla bağırıyor; "Yapmayın. Ben Fikret Aydın'ın karısı değilim ki." Sonra ses kesiliyor. Arkadaş beni arıyor ve ben delleniyorum. Sanki tecavüze uğruyorlarmış zannına kapılıyorum. Motorsiklete atlıyor ve eve uğrayıp ruhsatlı tabancamı alıyor, yine deli gibi oraya gidiyorum. 2 arkadaşımda orada. Eve gireceğiz ve tecavüzcüler orada olacak diye düşünüyorum. Kapıyı anahtarımla açıp korkutmak için "Polis kıpırdamayın" diye bağırarak giriyoruz. Ve dehşet manzarasıyla karşılaşıyoruz. Ebru ve Işık. İkisi de kapılara bağlı halde. Ben mutfaktan bıçak alıp ipleri kesiyorum. Teni sıcak daha. Boynundaki ipi kesiyorum kan boşalıyor. 'Ebru uyan uyan aşkım' diye bağıyorum ve yere düşüyor. O an öldüğünü anlıyorum. Işık da aynı şekilde. Kendinizi benim yerime koyun. Çıldırmış haldeyim. Ve o an düşünüyorum ki hedef aslında ben ve ailem. Çünkü karısı değilim diye bağırıyormuş. Bunlar her kimse benim evimi de basar, çoluğuma çocuğuma da kıyar. Onları korumam gerek diye düşünebiliyorum ancak.
|
|
|
|
|
|
|
|
|