Motosikletçiler adaları sever
Nedense adalar bana hep gizem, romantizm, keşif ve huzur duygusunu çağrıştırır. Adalar bir bütünün özgün parçacıklarıdır, sakinleri ise o özgün parçacıkta yaşayan özgün insanlar... Biz motosikletçiler adaları severiz... Dar ve virajlı yollar, bakir koylar, dost ve sevecen ada halkı çekici gelir bize. Akdeniz'in bütün adaları motosikletçileri ağırlıyor; Korsika, Sardunya, Sicilya ve Malta adeta birer motosiklet cennetidir ve motosiklet turizminden ciddi gelir sağlar. Komşumuz Yunanistan'ın en çok rağbet gören adaları Midilli, Thassos, Girit ve Rodos'tur. Biz ise, üç yanımızı saran denize rağmen tam bir ada fukarasıyız. Marmara Adası'nın methini duymuşumdur hep ama bugüne dek "Gittim, gezdim" diyen bir motosikletçi arkadaşıma da rastlamadım. Ada yollarının yetersiz oluşudur belki bu ilgisizliğin nedeni. Gökçeada'yı da pek tercih etmez motosikletçiler. Bozcaada ise her mevsim bir motosiklet cennetidir. Çok gideriz Bozcaada'ya... Ayazma'da denize girer, Ponente Feneri'nde Limni'ye karşı güneşi batırırız. Bir de şarap merakımız var: Motosikletçi arkadaşımız mimar Reşit Soley son bir yıldır adada ciddi şarapçılık yatırımları yapıyor. Seneye "Covus" etiketli çok güzel Bozcaada şarapları içeceğiz...
EGE'NİN KARŞI YAKASI İlk defa 2001 yılında gittim Midilli'ye. Seksen tane Harley, puslu bir nisan günü Ayvalık'tan bindik tekneden bozma bir feribota. Açıldık gidiyoruz, bizim martılar eşlik ediyor yolculuğumuza. Yolun yarısında baktım ki karşı kıyının martıları da katıldı bize ve o an aklıma Ahmed Arif'in bir şiiri geldi... Hısımız, akrabayız kız alıp vermişiz Tavuklarımız birbirine karışmış... Karşı yakanın insanları ile yıllardır iç içe yaşamışız, komşuluk etmişiz. Ne yazık ki savaş da görmüşüz; sonra göçler, mübadeleler... Ahmed Arif'in dediği gibi tavuklarımız değil ama martılarımız karıştı birbirine işte. 1999 yılından beri her yıl üç-beş defa giderim Yunanistan'a. Savaş sonrası Atatürk ve Venizelos'un tohumlarını attığı dostluk fikrine rağmen iki taraf da yıllarca "Hasım" ögesini ön plana çıkarmış. "Atina'ya gideriz, Katina'yı öperiz"lerle büyüdük biz... Yunanistan'a ilk kez giderken, "Bizlerden daha medeni olmalılar" diye düşünüyordum. Bize benzeyen insanlar, coğrafya aynı, yüzler aynı, yemekler aynı, çoğunlukla uygar insanlar. Ancak -bana mı denk geldi bilmiyorum- her gidişimde mutlaka fanatik bir tepki ile karşılaştım. Harleyimin arkasındaki Türk bayrağını sabah sökülmüş olarak bulduğum zamanlar oldu, bir kez barda içki ısmarladığım Yunanlı genç Türk olduğumu öğrenince hır-gür çıkardı... Ama bunlar asla genel eğilimi yansıtmıyor. Bir Midilli gezisinde, sevgili dostum Stelyo Berberakis ve Atina'da iş yapan sevgili arkadaşım Mustafa Dinçer ile bu fanatik yaklaşımları sorguladık. Sonucu getiren anekdot Mustafa'dan geldi: Mustafa bir gün Sakız Adası'ndan bir Yunan kadın arkadaşına açar konuyu. Kadın şunu anlatır: "Ben Sakız'da doğdum ve büyüdüm. Tam karşımızda koskocaman bir kara, Türkiye duruyordu. Ve hep 'Bir gün buraya gelecekler' korkusunu yaşadım büyürken. Sen bunun ne anlama geldiğini bilir misin?"
BENZER YANIMIZ ÇOK Gerçekten bizim hiçbir zaman Yunanlıların İstanbul'a geleceğine dair bir korkumuz olmamıştır, aksine Katina konusundaki özgüvenimizle yaşadık hep. Bu yüzden bizim en fanatik milliyetçimiz bile ülkemizde rastladığı bir Yunanlıya asla kötü davranmaz. Büyük bir ülke ve ulus olmanın verdiği güven duygusu işte... İlk başlarda çok sert tepki gösterdiğim fanatik davranışlara, bu anekdottan sonra biraz daha hoşgörüyle yaklaşmaya başladım. Motosikletçilerin, Türk-Yunan dostluğuna son yıllarda önemli katkıları olmuştur. Karşılıklı pek çok organizasyon yapıldı. Bize gelirler, biz gideriz, ilk zamanlar kulüplerde yapılan ağırlamalar artık ev ziyaretlerine dönüştü. Yunanistan'ın Ankara Büyükelçisi Harleyci dostumuz Michael Christides gezilerimize, partilerimize katılır. Aramızda "Dolma, cacık, musakka sizin mi bizim mi?" gibi salakça tartışmalar yaşanmaz. Birlikte motosiklet süreriz, farklı değil benzer yanlarımızı ön plana alırız, zaten bunlar o kadar fazla ki, yeter de artar bile... Avrupa Şampiyonası'nda Yunanistan'ın Fransa'yı yendiği gün 18 motosikletçi Limeneria kasabasında galibiyeti kutladık. Motosikletlerimizle tur attık, yolları kestik, dans ettik, Türk ve Yunan bayrakları salladık... Biz ufak tefek tepkilere kulak asmıyoruz. Motosikletçiler olarak bu dostluğa katkıda bulunmaya devam edeceğiz. Adadan çıktık, nereye geldik; ehh, Yunanistan'ın da öyle çok adası var ki, normaldir.
NOT: Bu pazar Parkorman'da "Motofest" var. Klasik otomobil ve motosikletler bir arada görücüye çıkacak sevenleri için. Otomobil ve motosiklet merakınız varsa kaçırmayın derim. Motosikletçiler adaları sever
|