Bu kadar koşuşturmaya değer mi?
Bu kadar koşuşturmaya ne değer sizce? Büyük paralar kazanmak iyi bir kariyer, saygınlık... Hangisi ölümüne çalışmanızı sağlar? Ya günün birinde biri karşınıza geçip "Değdi mi?" diye sorarsa
Bir gün her şeyi bırakıp gelmenden korkuyorum diyor Çiğdem Anad son kitabında. Nasıl vurucu bir cümle, nasıl çarpıcı. "Sensizliği kabul ettiğim ve bakkalla sohbet ederek, ekmek almaya başladığım günlerde. Şarkı söyleyerek yollarda yürüdüğüm, kuşların beni takip ettiği günlerde. Eve girer girmez kaseti takıp dans ettiğim günlerde. Apartmanın dirlik, bütünlüğünü sağlama toplantılarından birine ilk defa katıldığım anda. Aynaya bakıp saçımı düzelterek işe gittiğim sabahların birinde. Sebze dolu filelerle eve dönüşümde bir akşam vakti. Günlerim kendini toparlamışken, her şeyi bırakıp gelmenden korkuyorum." Venedik'teyim. Hava yağmurlu. Kulağımda "Karşı Pencere"nin unutulmaz müziği. Burada başka ne dinlenir ki? Nasıl vuruyor Çiğdem Anad'ın bu satırları. Bir anda kendimi yapayalnız hissediyorum. Ne yapıyorum burada tek başıma, mutlu muyum, keyfim yerinde mi? Okumaya devam ediyorum. "Giderken beni kaybedeceğini göze aldığından, döndüğünde halime şaşırmayacaksın. Beni kaybetme kararı verdiğinden üzüleceksin. Gecikmiş bir soru soracaksın kendine "Değdi mi?" Yıllar sonra çıkıp geldiğin yer, benim durduğum köşe ise yılları kaybetmene değdi mi? Yaşlanınca susup, olur olmaz şeylere ağlıyoruz. Ben yaşlanınca ağlamak istemediğim için, bugünü kaçırmak istemiyorum. Günümde sen varsın, seni bekliyorum. Ama gelmezsen, yıllar sensiz geçerse, bir gün döndüğünde beni nerede bulacağını ben de bilmiyorum."
***
En son ne zaman sordunuz kendinize ben neredeyim diye? Sahi sevdiğiniz işi yapıyor musunuz? Ölümüne mi çalışıyorsunuz yoksa? Kimselere vakit ayıramıyorum. Spor yapamıyorum, en son ne zaman uzun uzun yürüdüm hatırlayamıyorum. Boş bir günüm olsa yapacak o kadar çok şeyim var ki, hangisinden başlayacağım bilemiyorum. Venedik'te bir restoranın terasındayım. Gondollar gidip geliyor, motorlar Japon turistleri gezdiriyor. Her tarafı Japonlar kaplamış. Bir tanesine gözüm takılıyor. Bir çift, orta yaşlı, hem gondol kiralamışlar hem de iki müzisyen. Şarkılar çaldıkça adeta kendilerinden geçiyorlar. El ele, bağıra çağıra şarkı söylüyorlar. Venedik, dünyanın en büyüleyici kentlerinden bir tanesi... Yalnız çekilmiyor işte, öyle çekilmiyor ki gözünüz bir şey görmüyor. Venedik aşk şehri, tatil şehri. Venedik sevgiliyle uzun uzun yürüyeceğiniz şehir. Elimde Çiğdem Anad'ın son kitabı, "Hayat geçiyor sen neredesin?" Cuma günleri bu köşeden size şu restorana gidin, bu müzeyi gezin, aman şu konseri kaçırmayın gibi önerilerde bulunuyorum ya... Bugün yok. Bugün sevdiklerinizle zaman geçirin. Sevgilinizle, karınızla, kocanızla salaş bir balık restoranına gidin ya da üşenmeyin evde mükellef bir iftar sofrası hazırlayın. Çocuklarınıza bugün daha çok dokunun, onları öpün, okşayın, koklayın. Sesini özlediğiniz birini arayın. Kedinizi, köpeğinizi bile şımartın, olmaz mı? Bugün niye böylesine bir duygusallık? Bilmiyorum, Venedik'tendir.
|