| |
|
|
Türkler öğünmeli mi, yoksa övünmeli mi?
Hakkı Devrim'in Radikal'deki köşesine okuru Tuncer Kırhan, "Türkçe Dostu" olarak bir not göndermiş. Diyor ki: - Ankara-Kızılay'daki Zafer Anıtı'nın kaidesindeki TÜRK, ÖĞÜN, ÇALIŞ, GÜVEN sözündeki öğün, hep bilindiği gibi "Yemekler için kere, defa" demek; övünmek'ten ÖVÜN yazılması gerekirdi. Belediye görevlilerine kaç kereler yazdımsa da sonuç alamadım. Size başvuruyorum. Hakkı Devrim de şu cevabı vermiş: - Birkaç kere de ben yazdım sanırım. Uyarınıza katılarak tekrar ediyorum. Bakarsınız iyi saatte olsunların sesimize kulak vereceği tutar. Çocukluğum lisenin sonuna kadar Ankara'da ve kısmen de Güven Parkı'nda geçti. Anıttaki o yazıyı kimbilir kaç kez okudum ama hiç "Öğün" ile "Övün" arasındaki farkı fark etmedim. Şimdi düşünüyorum. O anıtın kaidesini yenilemek çok zor. Oysa Türkçe sözlükte, iki kelimenin yerlerini değiştirmek çok kolay. Türkçe'ye her dakika yeni kelimeler giriyor zaten. Bu arada "Övünmek"i, "Öğünmek" yaparız ve günde üç "Övün" de yemek yeriz, bu mesele böylece çözüme kavuşur. Yapıldığı 1936'dan beri "Güven Anıtı" diye bildiğimiz bu anıt, sonradan nasıl "Zafer Anıtı" olduysa, öğün de övün olamaz mı yani. Yani çözüm belediyeden çok TDK'nın elinde... Bu satırları yazarken Ankara'yı ve Güven Anıtı'nı da, parkını da görmemiş sayın okurlarıma, kısa bilgi vermeyi gerekli gördüm. Bu anıtın ve parkın öyküsünü, Hasan Kuruyazıcı'nın "Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Türkiye'de Alman Mimarlar" makalesinden özetleyerek aktarıyorum: - Güven Anıtı'nı 1931'de Avusturyalı mimar Holzmeister tasarladı. Ama anıtın heykel ve kabartmalarının bitmesi 1936 yılını buldu.. Kızılay'a bakan cephesinin önünde, Avusturyalı ünlü heykelci Anton Hanak'ın tasarladığı, yaklaşık 5 metre yüksekliğinde iki bronz figür, biri genç, biri yaşlı iki çıplak dev figürü yer alır. - Antik birer Herkül'ü çağrıştırsalar da, ellerinde tuttukları tüfeklerle günümüze bağlanan bu figürler bazılarına göre eski ve yeni Türkiye'yi, bazılarına göre yurt savunmasını, bazılarına göre de genç Cumhuriyet'in güvenliğinde ordunun yanı sıra görev yaptığı düşünülen güvenlik güçleri polis ve jandarmayı simgelemektedir. - Kaidede pirinç harflerle Atatürk'ün ünlü özdeyişi "Türk, öğün, çalış, güven" yazılıdır. Bronz figürler Viyana yakınındaki Erdberg dökümhanesinde dökülmüştür. Hanak, heykellerinin Ankara'ya getirilip yerlerine konmasını göremeden 1934'te ölünce anıtın Bakanlıklar yönündeki arka cephesinin düzenlenmesi, onun öğrencilerinden yine Avusturyalı Josef Thorak'a verildi. - Thorak buraya beş figürden oluşan bir grup yerleştirdi: Atatürk figürü, öbürlerinden bir baş büyük yapılarak vurgulanmıştır. Grubun tümü Ankara taşından yontulmuştur ve tam heykel olarak değil, arkadaki fondan iyice ileri taşan yüksek kabartma olarak biçimlendirilmiştir. Buradaki Atatürk figürünün ilginç yanı, Ankara'daki ilk sivil giysili Atatürk heykeli olmasıdır. Hakkı Devrim'e de, okuru Tuncer Kırhan'a da teşekkür etmem gerekiyor. Yanlış kullanılan bir kelime, ne çağrışımlara yol açtı.. Ankara'nın anıtları böyledir işte. Bu vesile ile, Güven Anıtı'ndaki Atatürk'ün, Ankara'daki ilk sivil giysili Atatürk heykeli olduğunu da hatırladık. Bu arada Josef Thorak'ın (1889-1952), Nazi diktatörü Hitler'in gözdesi olduğunu da bilmeliyiz. Onun yaptığı devasa heykeller, Nazi ideolojisini en iyi simgeleyen yapıtlarmış. İnternette "Google"a Josef Thorak'ın adını girerseniz, Thorak'ın Güven Anıtı'ndakine benzeyen figürlerinin, 1930'lar ve 40'lar Almanya'sında nerelerde bulunduğunu da görebilirsiniz. Örneğin Hitler her sabah yeni Başbakanlık binasına, Thorak'ın kapıdaki heykellerinin arasından geçip girermiş.
|