kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
Türkler öğünmeli mi, yoksa övünmeli mi?
Bu işi Kuşum Aydın'a havale etmeliyiz!
Şaka

Türkler öğünmeli mi, yoksa övünmeli mi?

Hakkı Devrim'in Radikal'deki köşesine okuru Tuncer Kırhan, "Türkçe Dostu" olarak bir not göndermiş. Diyor ki:
- Ankara-Kızılay'daki Zafer Anıtı'nın kaidesindeki TÜRK, ÖĞÜN, ÇALIŞ, GÜVEN sözündeki öğün, hep bilindiği gibi "Yemekler için kere, defa" demek; övünmek'ten ÖVÜN yazılması gerekirdi. Belediye görevlilerine kaç kereler yazdımsa da sonuç alamadım. Size başvuruyorum.
Hakkı Devrim de şu cevabı vermiş:
- Birkaç kere de ben yazdım sanırım. Uyarınıza katılarak tekrar ediyorum. Bakarsınız iyi saatte olsunların sesimize kulak vereceği tutar.
Çocukluğum lisenin sonuna kadar Ankara'da ve kısmen de Güven Parkı'nda geçti. Anıttaki o yazıyı kimbilir kaç kez okudum ama hiç "Öğün" ile "Övün" arasındaki farkı fark etmedim.
Şimdi düşünüyorum. O anıtın kaidesini yenilemek çok zor. Oysa Türkçe sözlükte, iki kelimenin yerlerini değiştirmek çok kolay. Türkçe'ye her dakika yeni kelimeler giriyor zaten. Bu arada "Övünmek"i, "Öğünmek" yaparız ve günde üç "Övün" de yemek yeriz, bu mesele böylece çözüme kavuşur.
Yapıldığı 1936'dan beri "Güven Anıtı" diye bildiğimiz bu anıt, sonradan nasıl "Zafer Anıtı" olduysa, öğün de övün olamaz mı yani.
Yani çözüm belediyeden çok TDK'nın elinde...
Bu satırları yazarken Ankara'yı ve Güven Anıtı'nı da, parkını da görmemiş sayın okurlarıma, kısa bilgi vermeyi gerekli gördüm. Bu anıtın ve parkın öyküsünü, Hasan Kuruyazıcı'nın "Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Türkiye'de Alman Mimarlar" makalesinden özetleyerek aktarıyorum:
- Güven Anıtı'nı 1931'de Avusturyalı mimar Holzmeister tasarladı. Ama anıtın heykel ve kabartmalarının bitmesi 1936 yılını buldu..
Kızılay'a bakan cephesinin önünde, Avusturyalı ünlü heykelci Anton Hanak'ın tasarladığı, yaklaşık 5 metre yüksekliğinde iki bronz figür, biri genç, biri yaşlı iki çıplak dev figürü yer alır.
- Antik birer Herkül'ü çağrıştırsalar da, ellerinde tuttukları tüfeklerle günümüze bağlanan bu figürler bazılarına göre eski ve yeni Türkiye'yi, bazılarına göre yurt savunmasını, bazılarına göre de genç Cumhuriyet'in güvenliğinde ordunun yanı sıra görev yaptığı düşünülen güvenlik güçleri polis ve jandarmayı simgelemektedir.
- Kaidede pirinç harflerle Atatürk'ün ünlü özdeyişi "Türk, öğün, çalış, güven" yazılıdır. Bronz figürler Viyana yakınındaki Erdberg dökümhanesinde dökülmüştür. Hanak, heykellerinin Ankara'ya getirilip yerlerine konmasını göremeden 1934'te ölünce anıtın Bakanlıklar yönündeki arka cephesinin düzenlenmesi, onun öğrencilerinden yine Avusturyalı Josef Thorak'a verildi.
- Thorak buraya beş figürden oluşan bir grup yerleştirdi: Atatürk figürü, öbürlerinden bir baş büyük yapılarak vurgulanmıştır. Grubun tümü Ankara taşından yontulmuştur ve tam heykel olarak değil, arkadaki fondan iyice ileri taşan yüksek kabartma olarak biçimlendirilmiştir. Buradaki Atatürk figürünün ilginç yanı, Ankara'daki ilk sivil giysili Atatürk heykeli olmasıdır.
Hakkı Devrim'e de, okuru Tuncer Kırhan'a da teşekkür etmem gerekiyor.
Yanlış kullanılan bir kelime, ne çağrışımlara yol açtı.. Ankara'nın anıtları böyledir işte. Bu vesile ile, Güven Anıtı'ndaki Atatürk'ün, Ankara'daki ilk sivil giysili Atatürk heykeli olduğunu da hatırladık.
Bu arada Josef Thorak'ın (1889-1952), Nazi diktatörü Hitler'in gözdesi olduğunu da bilmeliyiz. Onun yaptığı devasa heykeller, Nazi ideolojisini en iyi simgeleyen yapıtlarmış. İnternette "Google"a Josef Thorak'ın adını girerseniz, Thorak'ın Güven Anıtı'ndakine benzeyen figürlerinin, 1930'lar ve 40'lar Almanya'sında nerelerde bulunduğunu da görebilirsiniz. Örneğin Hitler her sabah yeni Başbakanlık binasına, Thorak'ın kapıdaki heykellerinin arasından geçip girermiş.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Yenilgiler, zaferlerden daha ilgi çekicidir..   / 27-10-2004
 Prens Charles'la Pera House'da birlikteydik   / 26-10-2004
 Halkla ilişkiler, ne savunma, ne de yalanlamadır   / 25-10-2004
 Eşcinsellik konusu da ilgi alanımızda artık!   / 24-10-2004
 Gonzalo ile Machuca'nın arkadaşlığı sürer mi?   / 23-10-2004
 İnsanın genleri ve diğer yaratıklar üzerine...   / 23-10-2004
 Gazetecinin "Forma aşkı", ya "Tetikçilik"e dönüşürse?   / 22-10-2004
 Türkiye'nin bugünü, kesinlikle dününden daha iyi!   / 21-10-2004
 Dinin kurallarına uyum, AB'ye uyumdan çok farklıdır   / 20-10-2004
 Dinleyiciler de icracılar kadar önemlidir...   / 19-10-2004
REHA MUHTAR
Siz hiç Le Monde'la, Le Figaro'nun kavga ettiğini gördünüz...
MEHMET BARLAS
Türkler öğünmeli mi, yoksa övünmeli mi?
Hakkı Devrim'in...
HINCAL ULUÇ
İnsanca maç seyretme hakkı..
Mektubun başındaki hitap...
EMRE AKÖZ
'Fast food' şeyler
Gani Müjde, NTV'de...
SAVAŞ AY
Kimse haramı haram diye yemez değil mi?..
Siirt'teki...
REFİK DURBAŞ
Ramazan ve hurafeler
Hurafe'nin sözlük anlamı; dine...
Sol imparator
Sol imparator
Cumartesi günkü Beşiktaş-F.Bahçe derbisi öncesi iki takımın da en...
Kabine derbisi Fenerbahçe'nin
Kabine derbisi Fenerbahçe'nin
Bakanlar Kurulu'nda Başbakan Erdoğan ile birlikte 7 F.Bahçeli'ye...
Sivil MGK'dan 'AB'de eşitlik' çağrısı çıktı
MGK’nın sivil genel sekreterli ilk toplantısında ‘AB İlerleme Raporu’...
'Türkler Berlin'e yaslı gelip şen döndüler'
Berlin'deki zirvenin Fransa'daki yankısı "Chirac ve Schröder'den...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.