Demokratik refah stratejisi
Türkiye'de geçmişte "orta direk" olarak adlandırılan ve bu adlandırılma yoluyla biraz da "küçümsenmek" istenen toplumsal gruplar üzerine daha çok düşünmenin zamanı yeniden gelmiştir. Geçmişte ülkeye "çağ atlatmak" için zayıflamalarına göz yumulan, hatta "yerli yeni sağ ideoloji"nin "çağ atlama" reçeteleri bakımından "yük" gibi görülen orta sınıfların demokrasi için ne anlama geldiğini yeniden değerlendirmekte büyük fayda var. Öncelikle söylemek gerekir ki, demokrasi, orta sınıfları güçlü bir rejimin adıdır. Fakat, Türkiye'de demokratikleşme çabalarının gölgesi altında orta sınıfları ezen pek çok uygulamaya şahit olunmuştur. Sermaye birikimi yaratmak veya rekabete kapalı duvarlar arkasında palazlanan bir kısım büyük sermayeyi demokratikleşme çabalarının şemsiyesi altında daha da güçlü kılmak adına orta sınıfların siyasal, ekonomik ve kültürel değerlerinin zayıflamasına ve konumlarının zedelenmesine çanak tutan uygulamalar ortaya konulmuştur. Bugün yaşadığımız pek çok siyasal, ekonomik ve kültürel "yırtılma"nın tohumlarının bu uygulamalar yoluyla atıldığını bilmek gerekir: Orta sınıfların zayıflamasıyla beraber, "siyasi merkez" buhar olmuştur. Türkiye "merkez-kaç" siyasi oluşumların yarattığı sarsıntı altında ciddi zaman ve enerji kaybına uğramıştır. Orta sınıfların üst sınıflarla alt sınıflar arasındaki "toplumsal yapıştırıcı" rolünü kaybetmesiyle, refahtan büyük pay alanlarla küçük pay alanlar arasındaki uçurum alabildiğine büyümüştür. Bu da "ekonomik demokrasi"yi yaralamıştır. "Ekonomik demokrasi"nin zayıflamasıyla beraber de "siyasal demokrasi" kırılganlaşmıştır. Kültürel açıdan ortaya çıkan tablo ise daha da vahim olmuştur. Orta sınıfların hem aşağıya hem de yukarıya doğru kültürel etkileşimi besleyen işlevi sahneden çekilince, birbiriyle aynı dili konuşmadan aynı coğrafyada yaşayan pek çok toplumsal grup var olmuştur. Bu da demokrasinin "yönetemeyen demokrasi"ye dönüşmesine yol açmıştır.
*** Bir toplumda demokrasinin "derinleşmesi" ile belli toplumsal sınıfların refahın taşıyıcısı olması arasında doğrudan bağlantı vardır. Demokrasiler orta sınıfların merkezde olduğu bir işleyişe sahiptir. Bu nedenle, toplam refahın ne kadar olduğu kadar, refahın hangi toplumsal sınıflar üzerinden dağıtıldığı da çok önemlidir. Rakamların ifade ettiği toplam refahın ötesinde, bu refahın yeryüzüne nasıl indiği ve hangi toplumsal katmanlara doğru dağıldığı işin esasını oluşturur. Demokratik rejimde "adalet", "güvenlik" ve "refah" üretilmesi, "rejimin meşruiyeti" açısından zorunludur. Konumuz açısından bakıldığında, "refah" üretmek demokratik rejimin doğasının gereğidir denilebilir. Fakat bu refahın büyüklüğü kadar, topluma hangi stratejilerle yansıtıldığı da demokratik rejim açısından hayatidir. "Siyasal demokrasi" ile "ekonomik demokrasi" arasında "genetik" bir bağ vardır. Değişim stratejileri ve reform hükümetleri, üretilen refahın orta sınıfları güçlendirmesini sağlamak zorundadırlar. Aksi halde, demokratikleşme sadece "siyasal" boyuta sahip olur, ama "ekonomik" ve "kültürel" boyutlara sahip olamadığı için derinleşemez. Her türlü siyasal demokratikleşme çabası, orta sınıfları dirileştiren "demokratik refah üretme stratejisi" ile desteklenmelidir. Geçmişte "orta direk" denilerek küçümsenen toplumsal grupların, esasında demokrasinin omurgasını oluşturduğunu fark etmek gerekmektedir..
|