Türkiye'nin asıl rekabet üstünlüğü turizmde mi?
İstanbul Sanayi Odası'nın (İSO) üç yıldan beri düzenlediği Sanayi Kongresi'nde "Sürdürülebilir Rekabet Gücü"nü tartışırken dünya rekabet endeksi açıklandı. 104 ülkeyi kapsayan Büyüme Rekabet Endeksi'ne göre, Türkiye 66'ncı sırada yer aldı. Ekonomik büyüklük bakımından dünyadaki yeri 16 ile 21.'lik arasında değişen Türkiye'nin rekabet gücü sıralamasında 60'lara gerilemesi, başka ülkeler tarafından geçildiğinin göstergesi. Ayrıca Türkiye'nin son üç yıldır aynı yeri koruması da, 2001 krizinin olumsuz etkilerinin büyümeye rağmen şirketlerin ve iş yapma ortamının üzerinden hala atılamadığına işaret.
Türkiye'nin potansiyeli Bu açıdan da İSO'nun düzenlediği "Sürdürülebilir Rekabet Gücü" konulu Sanayi Kongresi anlamlıydı. Kongre'nin konuk konuşmacısı Financial Times Gazetesi Başyazarı Martin Wolf, Avrupa pazarına yakınlık nedeniyle otomobil ve makine üretiminde, moda ve hazır giyim alanlarında Türkiye'nin önünde fırsatlar olduğunu belirtti ama asıl vurgusunu da "Türkiye'nin büyük bir turizm ve tarım potansiyeli var" sözleriyle yaptı. Bir sanayi kongresinde Türkiye'nin turizm ve tarımda büyük rekabet üstünlüğü olduğunun söylenmesi ilginçti.
Yolsuzluk endeksi Türkiye'yi rekabet gücü sıralamasında alt basamaklara iten göstergeler arasında makro ekonomik dengesizlikler, kamu harcamalarındaki israf, kamu ihale düzeni, hukukun üstünlüğündeki zayıflık ve yolsuzluk olarak sıralandı. Rekabet gücü endeksinden bir kaç gün sonra da Uluslararası Saydamlık Örgütü yolsuzluk endeksini açıkladı. Burda da Türkiye 146 ülke arasında 77. sırada yer alıyor. Türkiye geçen yıl 10 üzerinden 3.1 olan yolsuzluk derecesini bu yıl 3.2'ye yükseltebilmiş ama temiz ülke olabilme sınırı olan 6'ya ulaşmasına bir hayli mesafe var. Bu konuda sevindirici bir gelişme ise örgütün sadece üç kişiye verdiği Dürüstlük Ödülü'nün Şanlıurfa'da kaçak elektrikle mücadelesi sırasında öldürülen Hasan Balıkçı'ya verilmesiydi.
Rekabet nasıl olacak? Yolsuzluk varsa, İSO Başkanı Tanıl Küçük'ün belirttiği gibi, sanayi enerjiyi rakiplerinden çok daha pahalıya kullanıyorsa, OECD ülkeleri arasında işgücü maliyeti üzerinde en yüksek prim ve vergi yükünü ödüyorsa, hukuk ve adalet sistemine ilişkin sorunlar yerli yerinde duruyorsa, kayıtdışı ekonomi bu kadar yaygınsa, tasarruflar yetersiz ve dünyadaki tasarruflardan da yeterince yararlanılamıyorsa, kıt kaynaklar doğru yatırım alanlarına yönlendirilemiyorsa, Türkiye'nin uluslararası rekabet gücü nasıl olacak? Üstelik sanayi ürünlerinin fiyatı tüm dünyada genel bir eğilim olarak düşüyor ve gelecek yıllarda da bu eğilimin sürmesi bekleniyor. Dünyaya uyum için Türk sanayicisinin de fiyat düşürmesi, maliyetlerini aşağı çekmesi, verimliliğini artırması, bunun için de enerji, hammadde, insan kaynakları ve tüm girdileri daha verimli kullanılması gerekiyor. Bunun yolu bir türlü bulunmalı. Çünkü dünyanın, bu arada müzakere takvimi beklediğimiz AB'nin ve hayatın dayatması bize. Yoksa turizm ağırlıklı bir ülke olmak için de yine öncelikle Türkiye'nin yaşanabilir bir ülke haline getirilmesi zorunlu.
Sonuç "Geleceği net görebiliyoruz, ama geçmişimiz oldukça belirsizdi" Rus Atasözü
|