| |
|
|
Mert Aydın!..
Sabahları yazarım yazılarımı.. NTV de önümde açık durur.. Güne başlarken, haberleri almak için.. Mert'e orada takıldım.. Birlikte Olimpiyatlar, Dünya Şampiyonaları izledik.. Yorulmaz.. Tek satır haber için 40 kilometre yol gider, gözünü kırpmadan. Geçen yıl Paris'te Dünya Atletizm Şampiyonası'nda beraberdik. Sabah otelinden ararım.. Paris'in dünyaca ünlü bir restoranında yemek yiyeceğiz. Onu da çağırmak için.. "Kusura bakma Hıncal Ağbi.. Ben falanca takımın kampına gidip filanca atletle konuşacağım.. Başka zaman.." Bre aman.. Paris bura.. Ayak yolu değil.. Nerde başka zaman.. O atlet kim?. Konuşsan ne olacak?.. Tek sütundan fazla girer mi?.. Öyle değil.. Mert kendisi için yapar gazeteciliği.. Sayfada görünsün diye değil. Saygısı kendine, saygısı mesleğine dir.. İzlediği olaya iyi çalışır. Dersini hazırlar.. Mert'le spor olayı izlemek bir keyif olma ötesinde, heyecandır. Baktım Mert ekranda.. Milli maçların ertesi günü.. Gündüz Tekin Onay'la birlikte yorumluyorlar.. Bir iki cümle dinledim.. Yazı yazmayı kestim.. Nasıl bilgi dolu konuşuyor.. Nasıl akıllı, mantıklı yorumluyor.. Bir bölümü benim düşündüklerimin tam tersi.. Ama öyle konuşuyor ki Mert, zevkle dinlerken bir yandan da "Ben mi yanlış düşünüyorum" demeye başlıyorum. Mert'in futbolu, hele uluslararası futbolu bu kadar iyi bildiğini tahmin etmezdim.. Vay canına.. Genç sesler.. Yeni sesler duymaya, dinlemeye ne kadar hasretiz.. Ne oluyor gençlere?. Onlara güvenilmiyor mu?.. Yoksa eskiler bilinçli olarak mı yollarını kesiyorlar?.. Mert'i de, NTV'yi de yürekten kutlarım!.
|