| |
|
|
Tam da Cumhuriyet günlerinde..
Türkiye Cumhuriyeti'nin doğum gününün yaklaştığı şu günlerde, o günlere gelişin öyküsünü dile getiren bir kitap başucumda.. "Atatürk'le 30 Yıl.." Remzi Kitapevi basımı.. Gazeteci Nuyan Yiğit ağabey babasının yaşamını içeren bir kitap yazmış. Yazar usta bir gazeteci olunca, okuması kolay ve rahat oluyor. Dil öyle akıcı ki.. Kitabı, sindire sindire, çabuk bitmesin diye gıdım gıdım okudum. İbrahim Süreyya Yiğit'in Bulgaristan Yenice'sinde kaymakam iken karlı bir gecede tanışlığının başladığı yüzbaşı Mustafa Kemal ile beraberliği 30 yıl sürmüş; Trablusgarp'dan Çanakkale'ye, Amasya'dan Erzurum'a, Sivas'tan Ankara'ya değin devam etmiş. "Anadolu ihtilalinin başlangıç noktası neresidir diye hep düşünmüşümdür. 19 Mayıs'ta Samsun'a çıkış bir başlangıç diye gösterilir. Ama Amasya'da yapılmıştır ilk toplantı" diyor Nuyan Ağabey. Amasya'da toplananların hemen hepsi asker üniformalıdır. Aralarında tek sivil şahıs İbrahim Süreyya Bey'dir. Bizim Mektebi Mülkiyeli İbrahim Süreyya.. Tarihi olayları bir insanın yaşamı içindeki özel, hafif, sevecen gerçeklerle bezenmiş kitapta yeniden yaşamak öyle hoş oluyor ki.. Balık tutma merakından, nargile lülesine tömbeki sarma tekniğine, hayvan sevgisi ile evini attan kuşa, köpekten kedisi Bici'ye kadar dolduran İbrahim Süreyya Yiğit'in insancıllığına paralel, silaha sarılan vatansever bir ihtilalci yüzü..
*** Atatürk'le 30 Yıl'ı sizlere hararetle tavsiye etmemin bir sebebi daha var. Nuyan Ağabey'in bu kitabı yazmasında dahlim var.. Kenan Onuk ile birlikte yaptığımız o Olimpiyat programını izleyenler, Nuyan Ağabey'in nasıl bir sohbetçi olduğunu bilirler. Kimsenin bilmediği kürek sporunu öyle bir anlatmıştı ki, önüm yüzlerce e-mail ile doldu.. "Nuyan ağbi bize hiç bilmediğimiz bir sporu sevdirdi" diye.. Öncü gazetesinin, o efsanenin İstanbul Şefi idi, biz Ankara'daki genç çekirdek ekipte iken.. Öyle tanışmıştık. Emekli olunca, hayatı Londra, Miami, İstanbul üçgeninde geçmeye başladı. Her Olimpiyat, her Dünya Atletizm Şampiyonası'nda beraber dik.. Spora ara verdik mi, tatlı tatlı babasının Atatürk anılarını anlatırdı.. Bir Londra gecesinde "Dank" etti kafama birden.. "Niye yazmıyorsun bunları Nuyan Ağabey.. Niye herkese anlatmıyorsun" dedim.. Demekle de bırakmadım.. Sazı elime aldım.. "Yaz.." "Yazacağım.." "Yazıyor musun?.." "Vallahi yazıyorum.." "Ne zaman bitecek.." "Üç ay daha.." "Bir bitirme de bak.." "Hıncal bitti!.." Bu kitabı okurken, yazdırmak için bu kadar uğraş vermemin ne kadar haklı olduğunu göreceksiniz.. Eline, diline sağlık Nuyan Ağabey.. Eline, diline, beynine sağlık..
|