|
|
|
|
İnsan Hakları Raporu'nda çete eleştirisi
Avrupa Birliği yolunda sürekli uluslararası kuruluşların denetim ve eleştirilerine maruz kalan Türkiye, ilk kez kendi penceresinden kendi 'İlerleme Raporu'nu hazırladı. Raporda, yargı-MİT-çete skandalı da çarpıcı biçimde eleştirildi. Raporda, "Yargıtay Başkanı'nın görülmekte olan dava hakkında bilgi vermesi ile sınırlı kalsa da MİT mensubuyla ilişkiye girmesi anayasayla bağdaşmaz" ifadesine yer verildi. Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu Başkanı Prof. İbrahim Kaboğlu tarafından hazırlanan raporda işkence iddialarından Meclis'teki yasama çalışmalarına, Başbakan Erdoğan'ın 'emredici' tutumundan, yargı-çete ilişkisine kadar insan haklarının mercek altına alındı.Raporun çarpıcı başlıkları şöyle:
- DEVLET, HUKUK, YASA, ÇETE: Mevzuat hukukun genel ilkelerine göre üretilmeyince, yürütme organı yasayı uygulama yerine yasa yapma işini üstlenince, devletin niteliği sorgulanır hale gelir. Çünkü kanun hakimiyeti devlet olmanın koşuludur. Yasa hakimiyetinin sağlanmaması, devletin tekelci yetkisinin zedelenmesi anlamına gelir. Karakol baskını olayı (Van), MİT-çetebaşları arasındaki ilişkiler, benzeri olayların sadece ikisidir.
- YARGITAY-MİT İLİŞKİSİ: Yargı organlarının ve mensuplarının asıl güvencesi kendileridir. Bu nedenle bağımsızlık ve güven zedeleyen eylem ve işlemler sadece devletin diğer iki erkinden (yasama-yürütme) kaynaklanmaz; yargı mensuplarının kendilerinden de gelebilir. Bu nedenle Yargıtay Başkanı'nın 'görülmekte olan dava' hakkında bilgi verme ile sınırlı kalsa da MİT mensubuyla yüz yüze ya da telefon yoluyla konuşması ve iletişime girmesi anayasanın bu hükmüyle bağdaşması güç bir davranış olmuştur.
- ADALETİN GECİKMESİ: Yargıdan kaynaklanan insan hakları sorunları, öncelikle adaletin gecikmesinden kaynaklanmaktadır. Geciken adalet hakkın özü güvencesiyle bağdaşmaz. Adil yargılanma hakkını da zedeler. Adli Tıp Kurumu da bağımsız ve özerk statüsüyle insan haklarının güvencesi olması gerekirken, verdiği raporlarla tam tersi bir işleve yönelmiştir.
- DOKUNULMAZ DOKUNULMAZLIK: 1982 Anayasası 8 kez değişikliğe uğradığı halde, yasama dokunulmazlığı hiç dokunulmayan madde olma özelliğini sürdürmektedir. Bütün yurttaşların uymakla yükümlü olduğu kuralları koymakla yetkili kişilerin, kendilerinin bundan bağışık tutulabilmeleri, başta mensup oldukları kurum olan TBMM'nin saygınlığına gölge düşürmektedir.
BAŞBAKANLIK'TA ODA KRİZİ Bu arada Prof. İbrahim Kaboğlu ile raportör avukat Kemal Akkurt'un Başbakanlık ek binadaki odalarına girmelerine izin verilmedi. Kaboğlu, İnsan Hakları Başkanı Vahit Bıçak'ın talimatıyla odaya el konulduğunu söyledi. Kaboğlu, "Kilit değiştirilmiş. Görevliler arkadaşımıza 'Sizinle bir işimiz kalmadı' demişler" dedi.
Osman AYDOĞAN/ANKARA
|
|
|
|
|
|
|
|
|