|
|
|
|
|
|
Büyük konuşmuyor büyük düşünüyorum
Televizyon dizilerinin ekranları parsellediği son dönemde uzun zamandır ortalarda görünmeyen isimler bile adeta yeniden doğuş yaşıyorken, o bu doğuşu müzik alanında yapmayı tercih etti. Tabii ki oyunculuğun da pabucu dama atılmış değil. Mete Özgencil'in müzikal himayesi altında bir albüm çıkaran Mine Çayıroğlu, "Büyük konuşmuyorum ama bir dünya markası olmayı istiyorum, tıpkı Madonna gibi" diyor.
Feride, iradeli, kültürlü ve güzel bir genç kızdır... Teyzesinin yakışıklı oğlu Kamuran, çalıkuşuna benzeyen bu cıvıl cıvıl kızı sever. Ve tabii Feride de onu... Nişanlandığı Kamuran'ın yurt dışında başka bir kadınla birlikteliği olduğunu öğrenir. Bunun üzerine köşkten kaçar ve Anadolu'da öğretmenlik yapmaya karar verir. Bursa'da bir okula tayin edilir. Kasabada boş yer olmadığı için, Feride'yi bir köye verirler. Orada, öğrencilerinden Munise, Feride'nin tesellisi olur. Bu güzel yüzlü, tatlı kızı evlat edinmek ister ve Munise'yi yanına almayı başarır. Aradan bir süre geçtikten sonra nezle zannedilen bir hastalığa yakalanan Munise, kuşpalazından ölür... İşte o an, Çalıkuşu'nun gözleri yaşartan, unutulmaz sahnelerinden biridir... Gün gelir, devran döner, Munise başka hayatları canlandıran bir oyuncu olur. Oyunculuğa 6 yaşında 'İmparator' adlı sinema filmiyle başlayan Mine Çayıroğlu, 'Kırık Hayatlar', 'Acımak', 'Çalıkuşu', 'Yeniden Doğmak' ve çeşitli dizilerle oyunculuğa devam eder. Daha sonra oyunculuk üzerine yurt dışında eğitim veren bir okul için hazırlanmaya başlar. Sınavlar içinse ona en büyük desteği Haluk Bilginer verir. Sonunda 3 aşamalı olan bu 6 büyük drama okulundan birini kazanır ve 3 sene tiyatro eğitimi için İngiltere'ye gider. Bu eğitim aynı zamanda hem müziği, hem de dansı kapsar. Sınavlara giriş için müzikal parçalar da hazırlaması gerekir Mine'nin. Bunun için de Güzin Gürel'den şan dersleri almaya başlar... Ve belki de bugün 'Zümrüt Gibi' adlı albümüyle müzik dünyasına atılan, üstelik kendine oldukça da güvenen Mine Çayıroğlu'nun müzik hayatı bundan sonra bambaşka bir boyut kazanır...
* Mine Çayıroğlu'nun müzik dünyasına adım atması nasıl oldu? 2000 yılında İngiltere'den döndünken sonra 'Baba Evi' ile televizyona başladım. Sonra dizi çalışmalarım oldu ama benim hayalimde olan hep müzikti. Hedefimi nasıl yaşama geçirebilirim bunu düşünmeye başladım. Albümümün yapımını gerçekleştiren prodüktörüm ve menajerim Samuel Yeşilbağcı ile tanışmam, her şeyin başlangıcı oldu. Önce ne yapmamız gerektiğine dair birkaç ay konuştuk. Dünya çapında iyi bir marka olabilmek için de önce ekip kurmanın mantıklı olduğunu düşündüm. Aklımda Mete Özgencil hep vardı. Çünkü çok nadir, az sayıda gerçek anlamda sanatçı var bu ülkede...
'MÜZİK ÇOCUKLUK HAYALİMDİ' * Oyunculuk alanında yoluna devam etmen için son derece uygun bir ortam var şu an Türkiye'de. Televizyon dizilerinin hemen hepsi ilgiyle takip ediliyor. Uzun yıllardır ekranda olmayan isimler bile adeta yeniden doğuş yaşıyor. Neden bu yolda bir seçim yapmadın da müziği seçtin? Müziği çıkış yapmak için seçmedim. Çocukluğumdan beri hedefimdi. Müzik ömür boyu hayatımda olsun istiyorum. Ve bu bir histir, bir hedeftir. Ben müziği oyunculuktan ayrı tutmuyorum. Konservatuvar eğitiminde bir oyuncu adayına müzik ve dans eğitimi mutlaka veriliyor. Ancak bazı insanların sesinin müzikalitesi vardır. Üzerine gider devam eder, bazı insanlar onu yalnızca öğrenir ve orada kalır. Zaman gelir bir müzikalde ihtiyacı olur ve orada kullanır. Zaten sınavlarda da bir oyuncu seçerken sesine de dans yeteneğine de bakıyorlar. Demek ki gerekli bir şey bir oyuncu için...
* Mete Özgencil, bu albümü yapmanda kendine güven duymanı sağlayan etken herhalde... Kesinlikle öyle. Bu bir histir. Mete Özgencil'i zaten anlatmama gerek yok.
* Nasıl bir albüm bu? Tarzı nedir? Dinamik bir albüm aslında, farklı soundları içeriyor. Tekno altyapısı olan şarkı da var, alaturkayı andıran bir şarkı da var, film müziği gibi olan şarkımız da var. Farklı lezzette şarkılar olması güzel, çünkü tekdüze olduğunda sıkıcı oluyor.
* Klipte oldukça rahat görüntüler sergilemişsin... Genele bakarsak da pek beğenilmiyor. 'Ağır' bir görünümün olduğu doğru ama klibin pek 'ağır' olduğu söylenemez... Neden böyle bir klip çektin? Bir film seyrediyorsunuz ve bir katili ya da bir fahişeyi oynuyorsunuz. Klipte şarkının konseptine göre bir karakteri canlandırıyorsunuz. Ki klipte abartılı bir şey yok zaten. İnsanların yorumları çok farklıdır. Orada bir değil birçok karakter var. Oradaki duruş yalnızca şu: kendine güvenen, ayakları üzerinde durabilen çağdaş bir kadın imajı...
* Şiir yazıyormuşsun. Neden uzun zamandır beklediğin bu çalışmaya kendi yazdıklarını da katmadın? İleride olur ama herkesin görevi farklı. Neden söz ve beste, onu mete Özgencil'e soracağız ama ben zaten şarkıcı kimliğimle çıktım. Yorumcu bir insanın illa ki kendi sözlerini yazması ve kendi bestelerini yapması gerekmiyor. Ama olursa da güzel bir şey. Ama olmasa da çok da önemli değil. Zaman meselesi...
* Albümle ilgili yapılan yorumlar arasında 'vasat- gereksiz' tanımlaması var. Sence albüm nasıl oldu? Yorumun, şarkılarla bütünleşmen... Sence Mine nasıl seslendirdi bu parçaları? Kendine ne kadar inanıyorsun? Ben hem kendime inanıyorum, hem de kendine inanan insanlarla çalışıyorum. İnanç olmasa zaten böyle bir albüm olmazdı. Kalıcı bir albüm olacağına inanıyorum. Yani dinlenip bir kenara atılacak bir albüm değil. Sonuna kadar zevkle dinlenebileceğini düşünüyorum farklı lezzetler olduğu için. Bundan sonra da amatör ruhla yaklaşarak çalışacağım ama tabii ki profesyonel düşünüyorum... Hiç en iyisi demedim, hiçbir işimde de demeyeceğim. Bundan sonra nasıl daha iyi olabilir bunun için çalışıyoruz zaten... Hala şan derslerimi alıyorum çünkü zaten 'oldu işte' diye düşünürsem kendimi geliştiremem.
* Devam etmeyi düşünüyorsun yani... Kesinlikle. Müzik hayatımda hep olacak...
* Peki ya oyunculuk? Her şeyden önemlisi iyi kaliteli ve kalıcı işler yapmak. İş yapmak için değil gerçekten severek, inanarak, iyi ve kaliteli olduğuna inandığım işlere girdim hep. Oysa bana da bir sürü proje geliyor. Senaryoları okuyorum... Ancak sevdiğim ve iyi bir şey çıkacağına inandığım zaman bir işin içinde oldum hep. Müzikte de öyle. Bugüne kadar çok bekledim albüm için de, çünkü hep en iyisi olsun istedim.
* Oyunculuk da müzik de emek isteyen alanlar. Üstelik ikisini de meslek olarak seçtin. Üstelik en iyi olmak istiyorsun. İki alanda da bu mümkün mü? Konservatuvarda bir oyuncuyu eğitiminde müzik eğitimi de alıyor. Bir filmi seyrettiğinizde müziği ile bütünleştiriyorsunuz. Müziği olmadan bir film eksik olur. Oyun da çok güçlüdür ama sahneleri çok güçlendirir müzik. Onun gibi. Ben müzikal yapmak istiyorum. Oyunculuğumla müziği birleştirmek istiyorum. Müzikal anlamda sesime güveniyorum ama tabii ki kendimi geliştirmem gerek.
'FARKLI ROLLER İSTİYORUM' * Oyuncu kimliğinle şu an herhangi bir proje içinde bulunuyor musun? Senaryolar okuyorum şu sıra... Bir sitcom dizi ve birkaç proje var. Değerlendirme aşamasındayım. Birkaç hafta içinde belli olacak. Çok seçici olduğum için ağır gidiyor bu yüzden...
* 'Evin iyi kızı gibi rolleri oynamak istemiyorum. Kapasitemi zorlamak istiyorum' demişsin bir röportajında. Mesela? Şunu söyledim; hep dramatik rollerde, kendinden emin profillerde görüldüğüm için bir komedideki performansımı canlandıramıyor insanlar kafalarında. Belki bugüne kadarki rollerimde hep masum, anaç, karakterleri canlandırdığım için, bundan kurtulmak istediğimi söyledim. Birbirine yakın roller istemiyorum artık. Biraz uykularımı da kaçıracak beni zorlayacak, üzerinde çalışabileceğim farklı karakterleri oynamak istediğimi söyledim.
* Madonna gibi olmak isteme meselesi nedir? Madonna'yı bir idol olarak gördüğünü söylemiştim. Ben hep canlı sahne performansını hayal ediyorum. Dünyada da bunu sahnede duruşuyla, karizmasıyla yapan önemli ve güzel bir örnek Madonna. Yeri geldiği zaman Marlene Dietricht'den alınma bir konsept de koyuyor sahneye, belki çok uçuk bir şey de yapabiliyor. Her şeyden önce senelerce aynı ekiple çalışmasını takdir ediyorum.
* Korkmuyor musun tutmamaktan, sevilmemekten? Müziğe elveda demek zorunda kalırsan? Bunu söylemek için zamana ihtiyacım var ama benim bir korkum yok. Her işte de çok başarılı olacaksınız diye bir şey yoktur. Çok başarılı isimler bile bir zaman gelir ki sesini yeterince duyuramayabilir. Ama bir tek hedefim var ki, o da kalıcılık. Büyük düşünüyorum ama kesinlikle büyük konuşmuyorum.
* Takip ettiğin kimler var, oyuncu Mine kimleri, yorumcu Mine kimleri takip eder? Tarkan çok karizmatik ve sahneye çok yakışıyor bence. Sezen Aksu farklı bir yere sahip. Tabii bunun gibi çok çeşitli müzikleri dinlediğim için ben, çok fazla da isim sayamıyorum. Haluk Bilginer'e ise hayranım! '
SEZEN BAŞARAN FOTOĞRAF: KORKUT KALAYCI
|
|
|
|
|
|
|
|
|