| |
Sebastian Carlos ya da bizim Sebati Karakurt
Gazeteci Sebati Karakurt'un fotoğrafçılığının yanı sıra gayet iyi bir röportajcı olduğunu Hürriyet'in üst yönetimi daha yeni fark etmiş. Demek ki... Kandil dağına gidip PKK'lılarla çarpıcı bir röportaj yapmasa... Öyle bir haberi yayınlamanın doğruluğu yanlışlığı tartışılmasa... Bu arada emniyet güçleri evini basıp mankemeye çıkarmasa... Uyanmayacaklar! Batılı oturup 'Entelektüel sermayenize sahip çıkın' diye kitaplar yazıyor. Yani diyor ki: Çalışanların değerini bilin. Onlar sadece sizin verdiğiniz görevi yapan makineler değildir. Yaratıcı fikirleri, ilginç becerileri, akla hayale gelmedik hobileri vardır. Yararlanın ve ödüllendirin. Halbuki tipik bir Türk medya yöneticisinin, elemana yönelik 'keşif' çabası zayıftır. Çünkü: 1) 'Acil ve hayati' sandığı işlere ara vermesi. 2) Önyargılarını bir yana bırakması. 3) Çalışanlarla 'serbest ve derin' sohbetler etmesi. 4) Bunlardan somut sonuçlar çıkarması gerekir. Velhasıl zahmetli bir çabadır ve yöneticiye 'doğrudan' bir 'getirisi' yoktur.
*** Gelelim Sebati'ye... Tam 10 yıl önce Sebati, Aktüel'in fotoğrafçısıydı. Keskin ve fırlama bir zekâya sahip Sebati'den, Esquire dergisi için röportajlar yapmasını istedik. "Olduğu Gibi..." başlığıyla verdik bu söyleşileri. Espri şuydu: Konuşmayı; tüm doğallığıyla, kelimenin gerçek anlamıyla 'virgülüne dahi dokunmadan', yani 'olduğu gibi' sunacaktık. O arada Sebati, Hürriyet'e geçti. İki rakip kuruluşta birden çalışamayacağından... Hatırımız için, sadece üç sayı, 'Sebastian Carlos' takma adıyla röportajlar yaptı. Bugün Savaş Ay'ın bizim ilavedeki manken söyleşilerini andıran... Kahkahalar atarak okunan 'hergele' röportajlardı bunlar. Mesela o dönem yıldızı parlayan Yıldo ile yapılan söyleşiden bir bölüm: SC: Evin çok güzel abi, burada yalnız mı yaşıyorsun? Ooo... Duvardaki yağlıboya resimler neyin nesi? Çok güzel yav; kimin bunlar? Yıldo: Hepsini ben yaptım. Bak bu da 15 yıl beslediğim köpeğim Çarli'nin portresi. SC: Şu mu? Çok salak bir şeye benziyor... Yıldo: Hayır o ayna. Portre burada. SC: Saçımı kestirmenin zamanı...
Ya da dönemin nevzuhur VJ'i Özlem Ersoy'a yönelttiği ilk soru: SC: Sayın bayan, siz daha önce de önemli bir şahsiyet miydiniz?
O daha başlangıçtı. Her yere (ama her yere!) girebilen, herkesle (ama herkesle!) teklifsizce konuşabilen Sebati'yle yapacak daha çoook işimiz vardı. Olmadı. Biz Sebati'yi erken bulduk, erken kaybettik. Hürriyet yönetimi geç buldu, inşallah erken kaybetmezler.
|