| |
|
|
Kaldırımlar.. Necip Fazıl'ın şiiri değil..
Kaldırımlar Şairi" diye bilinirdi, Necip Fazıl, üniversite yıllarımızda, aramızda.. Gençliğin şiire daha düşkün olduğu yıllar.. Kantinlerde şiirler okunur, sevgili kulağına şiirler fısıldanırdı. Kaldırımlar, aslında pek çok şiirde, şarkıda geçerdi.. Romantik bir sözcüktü.. Kendinizle kalmak, düşünmek istediniz mi, vururdunuz kendinizi kaldırımlara.. Yürür, yürür, yürürdünüz.. Hadi şimdi yürüyün bakalım.. Kaldırımlar artık yürüme yeri olmaktan çıktı.. İğrenç, çirkin bir şekil aldılar.. Yetmedi.. Otopark oldular.. Yasak olduğu halde.. Dikkat buyurun.. Kaldırıma park her ülkede olduğu gibi Türkiye'de de yasaktır. İstanbul'da da tabii.. Kaldırım var. Arabanızı park eder, üstünü de örtersiniz.. Mevsim boyu orda durur.. Kimsenin sesi çıkmaz.. Kaldırım var.. Park edersiniz.. Polis gelir ceza yazar.. Kaldırım var, bırakırsınız. Gelir bulamazsınız.. Çekmişlerdir.. Hepsi ayni yasak hükmünde.. Ama her birine ayrı muamele, ayni polisten.. Niye?.. "Bütün hayvanlar eşittir. Bazı hayvanlar daha da eşittir" demiş ya, George Orwell Hayvan Çiftliği'nde.. Aynen öyle.. Kaldırıma park edenler içinde de, eşit, az eşit, fazla eşit olanlar var.. Şimdi, daha önce yazdım.. Ama Ali Müfit Gürtuna'dan iş çıkmayacağını fark edince durdum bekledim.. Seçimi bekledim.. Kadir Topbaş seçildi. Yerine de yerleşti artık.. Şimdi gündeme getirebilirim.. Sadece Kadir Topbaş değil, ayni zamanda Vali Muammer Güler, ayni zamanda Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah.. Onlar da sorumlu.. Çünkü çözüm üçünden ortak geçiyor. Biri tek başına başaramaz.. Ayazma Caddesi diye bir "Utanç" var İstanbul'da.. Yokuş.. Önümüz kış.. Yağmuru var, karı var.. Bu Ayazma Caddesi'nde insanlar, yaşlılar, nineler, dedeler, çocuklar, öğrenciler kaldırımda yürüme hakkına sahip değiller.. Görmeden inanmak mümkün değil.. Tüm kaldırımlar işgal altında.. Yayalar yokuşu, yoğun trafiğin (Çünkü burası bir arter) arasında inip çıkmak zorunda.. Tüm kaldırımlar, gece gündüz, 24 saat işgal altında.. İki yanlı.. Burada tam bir "Devlete meydan okuma" var.. Galericiler kaldırımları işgal edip dükkânlarına katmışlar.. Arabalar kolay girip çıksın diye, kaldırımı yıkıp, meyilli, yani üzerinde yürüyen kışın kayıp düşsün diye sanki, meyili yeniden yapmışlar üstelik.. Bu galeriler caddesi yıllardır böyle.. Belediye görmez mi?.. Kaldırımların yıkıldığını, kaldırımların işgal edildiğini, kaldırımların galerilere eklendiğini belediye görmez mi?.. Fakirin gecekondusu yaz kış demeden yıkılırken, zenginin galerisinin bir de açılışlarına çelenklerle gidilir.. Belediyede kural "Gücünün yettiğine"dir. Tabii bu kadar açık seçik belediye yasalarını ihlale göz yummanın bir karşılığı da olacaktır. O kadar saf olmayın.. Peki, en masum kaldırıma park eden arabaları çeken Bölge Trafik Çekme Uzmanlar bu sokaktan geçmez mi.?.. Geçer.. Onlar da bedeli mukabili görmezler herhalde.. Ben geçen yıl yazdığımda "Üzerine gitme.. Bunların bazılarının arkasında mafya var.. Yazık olur" dediler.. Yoldan geçerken bir iki galerici laf atarak tehdit de etti, hafiften.. Ne yani.. Biz de gücümüzün yettiğini mi yazacağız sadece.. Valisi, yerel yönetimi, medyası, yani tüm güçleri ile, kenti adım adım ele geçiren mafyaya teslim mi olacağız.. Birileri vurulur.. Birileri gider belki.. Ama eğer bu kentte mutlu yaşamak istiyorsak, bu topyekbir savaş.. "Biri gelsin, kurtarsın" yok.. Herkes bir ucundan tutmak zorunda.. Ayazma Caddesi'ni, Belediye Zabıtası, Trafik Müdürlüğü çözemez. İş onları aştı.. "Güler, Topbaş, Cerrah üçü birden" dememiz bundan.. Vali, Emniyet Müdürü ve İstanbul Belediye Başkanı birlikte gelip, "Utanç"ı yerinde tespit edecekler, önce.. Sonra çözüm üretecekler.. "Yallah" demek çözüm değil. Yıllardır göz yuma yuma iş o hale gelmiş ki.. Burada yığınla işletme var. Yığınla aile buradan geçiniyor.. Çözümü ortak bulacaklar.. Galerileri yaşatacak, ama kaldırımları da işgalden kurtaracak çözümü bu kentin sahipleri, Belediye Başkanı, Vali ve Emniyet Müdürü birlikte bulacaklar. Bugünden itibaren gün saymaya başlıyoruz.. 20 Ekim Çarşamba.. Bir.. 21 Ekim Perşembe iki.. 22 Ekim.. Bakalım kentin sahibi var mı sahiden?..
|