|
|
Uzun lafın kısası Erman Hoca makarnası
Pazartesi gecesi tüm GÜNAYDIN ekibi evine dağılmış, ben dördüncü sayfada okuduğunuz Haluk Levent röportajını çözmekteyim... Fonda atv haber. Ali Kırca'nın konuğu Erman Toroğlu... 'Hani dinlememeye imkan yok' cinsinden bir sohbet. Sebzeler, meyveler, tavuklar, futbolda eşcinsel tartışması. Ali Kırca soruyor, Erman Toroğlu döktürüyor... Hiç durur muyum hemen haber stüdyosuna koştum.Yaşasın! atv Haber Koordinatörü Korcan Karar orada. Camın arkasından el kol hareketleriyle debelenerek Karar'a 'Erman Toroğlu'nu haberden sonra benimle konuştur abi' mesajını ilettim. Vallahi Erman Toroğlu'na ilgisiz kalınamıyor. Dolu dolu yaşayarak anlatmıyor mu bayılıyorum. İlle iki çift laf edeceğim yani. Korcan Karar nur olsun, haberden sonra Erman Hoca'yla kaynaştırdı. Toroğlu az önce haberlerde, tavuk ve kırmızı et yemediğini, tavuğun kesildikten sonra çabuk bozulduğunu söylemişti ya; atv'ye telefon yağıyor. "Aslında az bile söyledim" dedi. Hah! "Abi ben de yaklaşık bir buçuk senedir tavuk yemiyordum da sen bana şu sebze işini anlatıver..." Malum yalnız yaşıyorum, sebze meyve hadisesinden kopmuşum. "Sebze meyve seçmekten anlamadın, yandın" cümlesiyle başladı. Ben de şaşkın şaşkın bakıyorum, hani niye yanalım hocam sebze işte! Domatesin etli etlisi, kestin mi çişini (yani suyunu manasında) bırakmayanı makbulmüş. "Pırasayı bilir misin?" diye sordu; "Abi pes yani onu Savaş Ay'ın röportaj yaptıkları bile bilir yaniii..." Pırasanın iyisi, beyazı fazla olanmış... Erman Hoca'nın ailesi Ankara'da yaşarmış. Kendisi altı senedir İstanbul'da otellerde konaklamaktaymış. Çünkü ne zaman gelip gideceğini bilemiyor, hem otel kolayına gidiyormuş. Uyan, kahvaltı, spor yap, sokağa fırla hesabı. Bir de Mersin'de kırk dönüm portakal limon bahçesi varmış... Sormazsam gözüm açık giderdim. "Onlarca yorumcu her şeyi, takımların nasıl doğru kurulacağını biliyor da çuvalla para alan teknik direktörler nasıl bilemiyor Erman Hocam?" Hocam önce kaşlarını çatar sonra konuyu aydınlatır. Yorumcular antrenmanları izlemeli, futbolcularla ve teknik adamlarla görüşebilmeli ve sonra yorum yapmalıymış. Ancak yorumcular ne antrenmanlara sokuluyor, ne de teknik direktörlerden randevu almak mümkün oluyormuş. "Biz de kendi bilgimizle yapıyoruz, e ne kadar biliyorsak işte. Dışarıdan bakmak kolay, ben antrenör olsam maçı tribünden izlerdim" dedi. Erman Hoca konuşsun biz dinleyelim, büyük keyif! Daha bitmedi on parmağında on marifet Erman Hoca; kadayıfından reçeline kadar nefis yemek yaparmış. "Eh bizlere de Ramazan vakti şöyle her keseye uyacak bir yemek tarifi verirsiniz artık" dedim. İşte huzurlarınızda en Erman Hoca usulünden patlıcanlı makarna... Öncelikle Hocamızın tavsiye ettiği makarna türü linguine, hani şu çubuk makarnanın yassı modeli. Makarna pilav gibi suyunda pişecek, sonradan süzülmeyecek, asla sudan geçirilmeyecek. Üç soğan iri kıyım, iki sivri biber orta kıyım doğranacak. Sonra iki üç orta boy patlıcan birer yol soyulup (hani zebra gibi) kare kare kesilecek. Hepsi zeytinyağında kavrulacak. Pembeleşmeye yakın üzerine dereotu, maydanoz, sekiz on diş sarmısak 150 gram kadar kıyma, tuz, biber, bir çentik tarçın, bir yemek kaşığı biber salçası, bir iki iri doğranmış domates, yarım kaşık hardal ve birkaç damla soya sosu eklenecek. Ve fakat püf nokta şu; Tüm bu domatesler, baharatlar çok fazla pişirilmeyecek, yani hocamın deyimiyle öldürülmeyecek. Kendi suyunda pişmiş asla banyo yaptırılmamış makarna tabağa alınıp sosla haşır neşir edilecek. Finalde tepesine taze naneler dizilecek... Erman Hoca'nın tarifine sağlık, herkese afiyet şeker olsun!
|