|
|
|
|
|
'İkinci grup olmasa birinci grup hüküm giyerdi'
|
|
Balkan Kardeşler Cinayeti'nde davaya bakan ve kararın bağlanmasından üç ay önce yaş haddinden emekli olan Nusret İnce'ye, davayla ilgili görüşlerini sorduk:
* Bu dava niye bu kadar uzadı? Hâkim Nusret İnce: Bu dava çok enteresan. İki grup var. Ya o grup mahkolacak ya öbür grup. Beraat mümkün değil. Kızlardan birinin ilişki içinde olduğu söylenen Fikret Aydın hakkında ilk dava açılıyor. Dava daha başlarken Antalya'daki basit bir cep telefonu hırsızlığı soruşturması sırasında sözü geçen cep telefonunun, İstanbul Maltepe'de ikinci el cep telefonu ticareti yapan birinden alındığı ortaya çıkıyor. Bu şahsın ifadesi alınıyor, şahıs da telefonu aldığı kişiyi sabıkalılar albümünden teşhis ediyor. Telefonu aldığı kişinin Seylan Çördük olduğu öğreniliyor. Bu adam hakkında ikinci defa soruşturma yapılıyor.
DELİLLER İKİNCİ GRUBU GÖSTERDİ Seylan Çördük işçisiyle (Sacettin Yıldız) birlikte halı temizliğine gitmişler kızların evine. Gittikleri sırada Fikret Aydın'ın kızlardan birine (Ebru Balkan) külliyetli miktarda para verdiğini görmüşler. Bunlar bu paraları görünce cinayeti planlamışlar ve halıları geri getirdikleri zaman öldürmüşler kızları. Seylan Çördük, hep inkâr ediyor. Sacettin Yıldız ise hem karakolda hem de savcılıkta ikrar ediyor. Çördük ile ne şekilde öldürdüklerini bile anlatıyor. Deliller bu ikinci grup üzerinde büyük ağırlık taşıyor. Şunu söyleyeyim, bu ikinci grup ortaya çıkmasaydı birinci grup mahkolurdu. Eve girmişler kapıdan içeri girince ölü olarak, kapılarda asılı görmüşler. Biz bunu yeterli görüp, mahkederdik. Ama ikinci grup ortaya çıkınca şimdi çok ciddi deliller ortaya çıkmış oldu. İfadeler yalnız onlar da değil, kızlardan birinin kaybolan cep telefonu Seylan Çördük'ün ikinci el cep telefonu alım satımı yaptığı yerden satılmış olarak çıktı.
GERÇEK SANIKLAR BULUNAMAZ * Biz de bu olayın gerçek faillerini ortaya çıkarmaya yardımcı olmak istiyoruz. N.İ: 40 senelik tecrübeme ve uygulamaya dayanarak, Türkiye'de gerçek sanıkların mahkemede açılan davaların pek çoğunda bulunması mümkün değil. Bizde ceza davaları genel olarak şahit esasına dayalı. Yani şahitler veya olayla ilgili bilgisi olanlar doğruyu söyleyecek. Doğru söylediğini kabul edebiliyor muyuz? Yani öyle bir toplumdayız, delillerin dosyalara doğru olarak girdiğini kabul etmemiz her zaman mümkün değil. Hakim ne yapsın? Elindeki dosya dışına çıkması mümkün değil. Görse bile...
|
|
|
|
|
|
|
|
|