| |
|
|
Dinleyiciler de icracılar kadar önemlidir...
Pazar günü, Kültür Bakanlığı İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu, yeni sezonu, İnci Çayırlı'nın da solo konseri ile açtı. Bu, Klasik Koro'nun 28'inci yılının da başlangıcı. Ben 20 yılı aşkın süredir, pazar günleri bu konserleri kaçırmadan izlemeye çalışıyorum. Prof.Dr. Nevzad Atlığ döneminde başlamıştı tiryakiliğim, şimdi Ender Ergun'un şefliğinde devam ediyor. Pazar günü çok anlamlı bir olay yaşadık konserin başlangıcında. Koro konsere başlamadan, bir "Dinleyici" için anma konuşması yapıldı. Bu dinleyici rahmetli Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer'di. Evet... Sulhi Dönmezer, İstanbul'da bulunduğu sürece, 28 yıl Klasik Koro'nun konserlerini, hasta olup yatağa düşene kadar hiç aksatmadan izledi. Ender Ergun'un Prof. Dönmezer için hazırladığı konuşmayı Mithat Özyılmazel okurken, Prof. Dönmezer'in eşi, kızı ve tüm salondakiler, duygulanarak dinledik... Bir sanat olayında, sahnedekiler kadar, dinleyicilerin de olaya ruh kattığını derinden hissettik. Sonra konser başladı. Dügah'tan Hicaz'a, oradan Uşşak'a geçen bir repertuarda, Türk kültürünün yüzlerce yılında yine yolculuk yaptık. Hacı Arif Bey'i "Tasdi edeyim yari biraz da sühanimle"sinden anıp, Şevki Bey'i "Ülfet etsem yar ile ağyare ne" ile yad ettik. Koro finali Dede Efendi'nin Uşşak şarkısı ile yaptı: "Ağlatırlar güldürürler/Çeşmin yaşın sildirirler/ Bunlar adam öldürürler/ Gönül evine girerler/Aşkın aklından alırlar da yüze gülerler" Alkışlar üzerine de Koro Yunus Emre'nin "Şol Cennetin Irmakları"nı seslendirdi. "Aydan aydınlık yüzleri/şekerden tatlı sözleri" diye başlayıp, kendimizi kaptırdık. İnci Çayırlı'nın solo konseri bölümüne gelince. Bana sorsalar "Türk müziğinde en tutkun olduğun ilk 10 besteyi sırala" diye, herhalde Tanburi Ali'nin (1830- 1902) Nihavend Yürük Semaisi'ni bu listeye koyarım. Bu bestenin bendeki kayıtlı icrası Muazzez Abacı'nın İş Bankası için yaptığı CD'de var. Kimbilir kaç kez dinledim ve hiç doyamadım. Bir de Nazim Efendi'nin Şehnaz semaisi vardır ki, bence bütün listelere girer: "Didem yüzüne nazır, nazır yüzüne Didem/ Kıblem olalı kaşın, kaşın olalı kıblem" İnci Çayırlı, Tanburi Ali'nin Nihavend semaisi ile başladı konserine: "Bilmezdim özüm gamzene meftun imişim ben/Afetzede dilhasta ciğerhun imişim ben/Sevdazedesin sen dediler zülfüne söyle/Çeksin beni zencire ki mecnun imişim ben" Nihavend'den devam etti İnci Çayırlı. Şeyh Edhem Efendi, Civan Ağa ve nihayet Muhlis Sabahattin Bey, besteleri ile, İnci Çayırlı'ının seçkin icrasında hayat buldular. Nasıl bir duygu acaba bu kadar güzel bir sese ve böylesine zengin bir yorumlama gücüne sahip olmak? Acaba İnci Çayırlı, diğer insanlardan ne kadar farklı olduğunun farkında mı? Ve ne kadar talihliyiz bizler. Bir Türk olarak Piazzola'nın bir tangosu da, Chopin'in Polonez'i de, Cole Porter'in şarkıları da da benim müzik zevkime hitap ediyor. Meragi de, Dede Efendi de, Alaeddin Yavaşça da, beni ufuklardan ufuklara sürüklüyor. Ama bir Batılı, Türk müziğinden ne kadar zevk alabilir ki? Bu bizim kültürel üstünlüğümüz. Hem "Buralı" olup, hem de bu müziğe yabancı olanlara acıyorum. Eski meşklerden arşivlere aktarılıp unutulmaya mahksayısız eseri icra eden, notalarını düzenleyen Klasik Koro'ya şükran duyuyorum. Dilerim 100'üncü yıllarında da böyle başarılı olurlar.
|