Geçen salı tarihi bir panele davetliydim. Yer: İMKB'nin İstinye'deki tesisleri içinde yer alan konferans salonu. Konu: Bankacılık Sektöründe Kurumsal Yönetim. Şimdi katılımcılara dikkat: SPK Başkanı Dr. Doğan Cansızlar, BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, Bankalar Birliği Başkanı ve aynı zamanda İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince... Paneli Yöneten: Kurumsal Yönetim Derneği Başkanı ve aynı zamanda Doğuş Grubu ve bağlı şirketlerinde üst düzey görevleri bulunan Aclan Acar. Panelistleri izlemeye gelenler en az panelistler kadar ağırlıklı kişilerdi. Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, TÜSİAD Kurumsal Yönetim Çalışma Grubu Başkanı Korkmaz İlkorur, Garanti Emeklilik Genel Müdürü Gökhan Erün ile toplantı sonrası ayaküstü sohbet ettik. Herkes hemfikir. Konu her şirketi daha da ötesi herkesi ilgilendiriyor. Yakın gelecekte daha da ilgilendirecek. Adı çok karmaşık gibi duruyor: Kurumsal Yönetim (Corporate Governance). Hatta 'Yönetim' mi diyelim yoksa 'Yönetişim'mi diyelim, konusunda bile herkes hemfikir değil. Öte yandan SPK, 2005 sonrasında borsaya kote olan ve olmayan tüm şirketlere Kurumsal Yönetim (KY) İlkeleri'ni gönüllü olarak uygulamayı ve bunu uluslararası standartlara göre ölçümletmeyi, yani KY İndeksi almayı şiddetle tavsiye ediyor. Bu indeksi bugüne kadar bildiğimiz kadarıyla bir tek Tansaş almış. Yakın bir gelecekte zorunluluk olarak getirilirse hiç şaşmayın. Bu hisse kapılmak için SPK sayfasında bir (www.spk.gov.tr) tur atmak yeterli.
İşin Türkçesi şu: KY indeksini almaz ve bunu sürekli iyileştirmezsen gelecekte yoksun! Dünyada zaten yoksun. Büyük olasılıkla Türkiye'de de yoksun. Aslında hiç de o kadar zor bir uygulama değil. Öyle Toplam Kalite Yönetimi veya İSO gibi karmaşık ve uzun bir süreç de değil. Şeffaflık ve profesyonel yönetim anlayışı ana eksende. KY Derneği isteyen herkese bilgi ve destek veriyor. (www.tkyd.org) Bankaların ve şirketlerin geleceği için bu kadar önemli olan bir konu ne yazık ki o gün Yapı Kredi için TMSF'ye para yatırmayan Çukurova haberlerinin gölgesi altında kaldı. Medyada hak ettiği ilgiyi bulamadı. Bu arada panelistlere sordum. "Madem bu kadar önemli ve halkı bu kadar yakından ilgilendiriyor, bu konunun iletişimi için ne kadar bütçe ayırdınız? İletişim plan ve projeleri var mı?" SPK'nın hiç bütçesi yokmuş; Bankalar Birliği ise uygulama için 100 milyon dolara yakın bütçe ayırırken, iletişim için 700-800 bin dolar ayırabildiklerini söyledi... 'Tut kelin perçeminden'... Sonra, "Yahu nerede hata yaptık?" diye çırpınıp duracaklar. Bir kez daha hatırlatalım: En iyi ürün en iyi pazarlanan üründür... Derneğin çırpınması yetmez; SPK bu konuya bu kadar önem veriyorsa mutlaka iletişimine de önem vermelidir...