B planı var mı?
Liglere verilen aralar, formda olan takımlar için hep handikap olmuştur. Yedide yedi gibi bir tablo yaratmışsanız, ilk maçta sahada 'uzaylı' gibi dolaşmanız da çok normal olur. Fenerbahçe belki de bu sezonun en zor deplasmanını oynayacak. Gaziantep takımı sadece koşan bir ekip değil. Yaratıcı oyuncuları ile skora da kolay giden bir yapıya kavuştu. Bu nitelik her rakip için 'tehdit' demektir. Antep'in sahasına bu sene gelen her takımın savunmada kaldığını, saldırmaya niyetlenenin de (Galatasaray gibi) yenildiğini de hatırlatmakta fayda var. Bu nedenle Daum için önemli kararların alınacağı bir maç bekliyoruz. Alman hoca takımın iskeletinden bugüne kadar hiç ödün vermedi. Sakatlıklar veya cezalılar dışında değişiklik düşünmedi. Üç günde bir maç oynadı, hep aynı kadroyla oynadı. Bunu Gaziantep'te değiştirmesi için şu anda bir neden yok gibi gözüküyor. Aslında 'olmalı' diye düşünüyoruz. Çünkü salı günü Lyon karşısına çıkacak takım, hayati bir karşılaşma oynayacak. Galibiyet dışındaki her sonuç Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ndeki 2. tur şansını zora değil 'çıkmaza' sokacaktır. Fenerbahçe Yönetimi 'geniş kadro' ile övünüyor. Yedek kulübesine baktığınızda Serhat, Selçuk, Fabiano, Fatih Akyel, Mehmet Yozgatlı, Murat Hacıoğlu gibi birinci sınıf oyuncular var. Şimdi Daum'un B planı olup olmadığı net anlaşılacak. Manchester karşısında 'intihar' kararı veren Daum'un, Gaziantep'te hangi yolu seçeceği de anlaşılacak. Bazen, bazı maçları riske atmanız gerekir. "Lig maratonu uzun" diyorsak, burada ilk seçim de lig maçları olmalı. Daum, kendisini Şampiyonlar Ligi'nde yürütecek kadroya iyi bakmalı. Fiziksel yorgunluklar 24 saatte geçer. Ama kafa yorgunluğunu düzeltmek zordur. F.Bahçe Yönetimi'ni uzun süredir ilk kez bu kadar planlı ve sessiz gördüğümüzü de hatırlatmamız gerekir. Takım iyi gidiyor, finansal olarak düze çıkıldı. Ama yönetimin bunları başaşağı edecek faktörler üzerinde kafa yorduğunu öğrenmek de ilginç. Bunun en başında futbol takımındaki katılaşma var. Futbolcular her gün biraz daha sinirleri alınmış, halk deyimiyle 'çiğ köftelik' bir ekip haline geliyor. Burada Daum'un oyunculara yumuşak ve duygusal yaklaşmaması önemli bir faktör. Elbette profesyonel dünyada kimse kimseyi sevmek zorunda değil. Bir keresinde Stankoviç'e de aynı soru sorulmuştu. Kurt hoca, "Onlardan beni sevmelerini değil, futbol oynamalarını istiyorum" yanıtını vermişti. Bu tip takım yapısı, hafif sarsıntılarda çatırdayabilir. Bu nedenle yöneticilerin şu andaki ilgilerini, takımın direkt içinde olacak bir sorumlu seçimiyle güçlendirmeleri gerekebilir.
|